Emeğin Sanatı E-Dergi 169. Sayı Yeni Kanalında

15 Haziran 2014 Pazar

EMEĞİN SANATI'NDAN 157. MERHABA

EMEĞİN SANATI E-DERGİ 

15 HAZİRAN TARİHLİ 157. SAYI YAYINDA:





Merhaba,

Önceki sayıda belirttiğimiz nedenlerle, 15 Mayıs’ta yayınlanan 156. sayıdan sonra, 157. sayımızı da 15 Haziranda çıkarmayı uygun gördük...

‘Göç kendini gide gide düzeltirmiş’ sözü uyarınca, dergimiz daha da yetkinleşerek ilgi odağı olmayı sürdürüyor... Bunda dergiye emek veren, katkı veren, sosyal ortamlarda paylaşan, dostların emeği elbette büyüktür...Amatör ruhumuzu hiç yitirmeden şiiri, kendilerine ait özel bir oyuncak gibi gören salon şairlerine inat yolumuzda yürümüye, gözlerine diken olmaya devam edeceğiz... Petöfi’nin belirttiği gibi: “Şiir hiç de bir salondeğil,/ kibar takımının çene çalmaya geldiği./ Bütün insanlara açık kapı o,/ mutlulara mutsuzlara açık kapı./ Yani, kutsal bir tapınak, / yalınayakların da girebileceği.”

Burjuva edebiyat ortamında, şiirimizin anıt adlarına yönelik bir mistifikasyon süreci başlamış durumda. Son olarak Bikent Üniversitesi Türk Edebiyatı Merkezinin “Behçet Necatigil” konulu sempozyumunda insanî, topluma açık, eleştirel şiir lerin şairi Necatigil bir anlamda katledildi. Durumu Abdullah Şevki’nin gözlemleriyle sunuyorum:

“Bilkent Üniversitesi Türk Edebiyatı Merkezi’nin 27 Nisan 2005 Çarşamba günü düzenlediği ”Asfalt Ovalarda Yürüyen Abdal: Behçet Necatigil” konulu sempozyumuna katıldım. Bu sempozyumda Behçet Necatigil’in gizemci bir kanavada bir “abdal”, bir “derviş” olarak yorumlanmaya çalışıldığını, daha doğrusu böyle yorumlandığını, şiirinin mistisizme çekilmek istenildiğini hayretle gördüm. Hemen şunu söylemeliyim; Behçet Necatigil böyle bir şair değildi!... Sempozyum’daki Necatigil yorumu, Hilmi Yavuz’un edebiyata dair herşeyi mistisizmle vaftiz etmek istemesinin bir sonucudur. Öteki farklı yorumlar da bu atmosferde boğulmuştur. Söylenecek çok şey varken, susmak görev kabul ediliyor şimdilerde. Herkes bu komediyi alkışladı durdu. ”

Elbette biz susmayacağız. Bu sayımızda gerek arka kapaktaki şiirinde, gerekse Alman Edebiyatından çevirilerinde mistisizmle ilişkisi olmayan toplumsal ve eleştirel bir bakış açısına sahip Behçet Necatigil göreceksiniz... Hilmi Yavuzgillere meydanı boş bırakmayacağız. Dahaq önce de bu şiir şarlatanının iç yüzünü defalarca ortaya döktük, dökmeye de devam edeceğiz.

Bertolt Brecht’in vurguladığı gibi, “Gereksindiğimiz sanat gerçekliği yansıtırken, onu etkileyen ve değiştiren, geniş halk kitlelerinin yaşam koşullarını düzeltmeyi amaç edinen bir sanattır.”

Elbette yaşadığımız, daha doğrusu yaşamak zorunda bırakıldığımız zor günleriden aydınlık günlere geçişin kapısını sanatın gücüyle açacağız..

ABDULLAH KARABAĞ: Gözlerin Derinliği / Kûrahiya Çavan (Ş)
ABDULLAH ORAL:Çocuklarımız(Ş)
ADİL OKAY: Akşam Olunca(Ş)
ADNAN DURMAZ:Yumrukların Doğrulmasıyla Yazıldı hikayemiz(Ş)
ADNAN DURMAZ:Pencere Konuştu(D)
AHMET TAHSİN ÇINAR: Yabancı(Ş)
ALİ HALDUN HAKMAN:Ödlekliğe Devrimci Bir Sesleniş(Ş)
BEKİR KOÇAK:Sevincimizde ya da Yasta Nazım Usta(Ş)
BURCU GILMAN TÜRKER:Gözlerimiz Meşale(Ş)
BÜLENT AYDINEL:Aşk Sosyalisttir - V (Ş)
ERCAN CENGİZ:Ölümle Aramda Duvar Yok (Ş)
İRFAN SARİ:Birden Bire (D)
HAKAN KAYA:Kurtaramayacak Sizi (Ş)
HAMZA İNCE:Acılar Kıraç Yeşilinde Boy Atar (Ş)
LÜTFİYE BOZDAĞ:Gezi Direnişinin I. Yılına Bin Selam (D)
MELİH COŞKUN:Sen Bir Şehrin Gözyaşlarını Saydın mı Hiç? (Ş)
MERİÇ AYDIN:Hiçbir Şeyi Olmayanın Aradığı (Ş)
MESUT ERDEMİR: Gelen (Ş)
NECİP TIRPAN:Zulüm, Sen Düşün (Ş)
NECMETTİN YALÇINKAYA:Keko (Ö)
NİSA LEYLA:Devrim (Ş)
OSMAN ARDA ÇAKAR:Uzak Bir Şehrin Işıkları (Ş)
ÖZLEM KESKİN:Yumurta (Ö)
ÖZER GENÇ:Kardelen (Ş)
SEMA LALE:Şükran (Ş)
SERKAN ENGİN:Uzak Gazel (Ş)
TAN DOĞAN:Bir Madencinin Karısı (Ş)
TEMEL DEMİRER:Leylâ Erbil: “Seni, Anlatabilmek Seni”… (İ)
TURGAY ULU: Hoşgeldin İsyan (Ş)
YAŞAR DOĞAN:Beni Geç (Ş)
YUSUF DEĞİRMENCİ:Merdiven Kuşlar Arvin (Ş)
VİLDAN SEVİL:Gideni ve Geleni Görebilmek… (M)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder