Emeğin Sanatı E-Dergi 169. Sayı Yeni Kanalında

31 Ocak 2012 Salı

ULAŞ DENİZ KESKİN: Haykırış


HAYKIRIŞ


 

Sen doğduğunda küçüğüm
Denizlerde boğuldu düşüm
Bir gemi battı
Kalktığı limandan
O büyük düşe
Bilmem kaç kilometre uzaktı
Suphi martı çığlına karıştı
Karadeniz tüm gece ağıt yaktı
Unut her şeyi,
Lise aşklarını,
Yahut ilk izlediğin sinemadaki
Öpüşme sahnesini.
Suyun bileşenlerini,
Veya
Şose boyunda beklediğin
Trenin dumanını.

Lâkin unutma ki
Sen,
Kavgaya düşen
Son nefersin.
Sen,
Yağmurla gelen
Sen,
Geleceğin,
İlk göz ağrısısın…
Dağ olacaksın sen delikanlım,
Buram buram berfin çiçeği kokacaksın
Kırılacak, vurulacaksın da
Nîdanı alnından akan kan ile
Fırat’a yazacaksın
Yahut Dicle’ye…
Yine de korkmayacaksın!

Gözlerin,
Karaya çalacak
Kömür kokacak ellerin
Yerin binlerce kat derinliğinden bile
Mayıs tazeliğinde
Toprak kokacaksın
Lâkin Yılmaz işçim
Adını koyana kadar memleketin
Yeryüzünde çoğalacak sesin…
Sevdanın Mahir’i olacak bayrağın
Denizlere Ulaşıncaya dek
Semalarda çoğalacaksın

Eylül falan feryadın olmayacak
Haziran ayında Ankara’da
Boran olacak,
Sıkılı yumruğun
İsyanın tarihini
Divit ucuyla tarihe kazıyacaksın
Düşman şaşacak mahpusta
İşkenceler ortasındaki ıssızlığına
Gözlerinde yanan mavzer ışığına
Gün be gün içtiğin andı nakışlayacaksın!

Dayanacak,
Savaşacak,
Tutuşacaksın oğul!
Ne duruyorsun,
Düşünme artık
Dayan oğul
Savaş,
Tutuş!

Barmak Irak olmayacak avuçlarına
Eline bilek olacaksın mahsunun, mazlumun, mahurun!
Unutma senin silâhın,
Kandırılmışlığın, kör kuyuların, unutulmuşluğun
Karanlığına ışık çakmaktır yüreğinde taşıdığın muştun!
Unutma genç kızım,
Sen,
Kavgaya düşen
Son nefersin.
Sen,
Yağmurla gelen
Sen,
Geleceğin,
İlk göz ağrısısın…

Öyle ne duruyorsun
Artık düşünme
Diren!
Ölüm karışsa da kaderine
Düşsen cellâdın eline bile
Boyun eğme, boyun eğme!

ULAŞ DENİZ KESKİN

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder