Emeğin Sanatı E-Dergi 169. Sayı Yeni Kanalında

14 Aralık 2012 Cuma

BEKİR KOÇAK: Bir Taşın Derinlerdeki Sesi





BİR TAŞIN DERİNLERDEKİ SESİ









bir taşın derinlerdeki sesi
mağma yanığı belli
esti yağdı gönül dağına çığ
yüzünde yüzün kara
mahcup orman gölgesi
dal ucunda keder
ölümcül kavga tableti

sevmediğin ot mu bu
hüzün artığı saklı
arar yurdunu
bindiği rüzgar atı
buda bize serüven
göze uyanıyor ışıklar
manzara arama duvarlarda
değeri yok sinek ölüsü kadar

gönlümün öfkesi vadiler
suları şekil yitiği
karışımın kimyası bozuk
ayrılmış kardeşler
oksijen yatalak
hidrojen intihar
yazsak da bunları bir bir
kendini kurutan zehir
elveda baharlara
kıyamete kadar

gözlüğümün kiri çernobil
ekmeğimin küfü
anaç saysak da sütü
doğamıza özgü sevinci
kararttıkça karartır
yabanın azgın dölü
binlerce yılın çentiği
çınar gövdesinde sızı
ağaç ağaçken bilirde sevdasızı
biz çözemedik bir türlü
kara dinli insafsızı

konuşmayan çiy damlası
gül yaprağında güzel
şiir yağar açılır dili
uyanır su uyanır çiçek
senin resimlediğin
üstündağ'lardaki kelebek
uçmadan ışığına
camında can bitimi
ermeden gizine insanın
gereksiz nabız ölçüsü
kalsan da tık nefes
biliyor ki ölecek

kolları pazubentli
yüreği miskin
epriyen insan yüzü
kıyamet hay huyunda
komşu da kalmadı
ya bundadır ya şunda
yan yana aslanla kedi
gölge boyu,bir mızrak
her ev bir tabut
her gönülde yas
ölümün konuğu sonsuzluk
susuyorlar şimdilik
yaşları otuza varmaz
her biri insan değerinde elmas




BEKİR KOÇAK 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder