Emeğin Sanatı E-Dergi 169. Sayı Yeni Kanalında

14 Aralık 2012 Cuma

TURGAY ULU: Würzburg – Berlin Mülteci/Göçmen Yürüyüşünden Tanıklıklar-4




WÜRZBURG — BERLİN
MÜLTECİ / GÖÇMEN
YÜRÜYÜŞÜNDEN TANIKLIKLAR-IV





Özgürlük Yürüyüşü Kervanımız Berlin'e Ulaştı





  
Bugün yürüyüşümüzün 29. günü ve biz Berlin'deyiz. Bundan bir önceki durağımıza gelirken ana cadde üzerinde NPD partisinden Nazi faşistleri pankart açmışlardı. Sayıları çok azdı. Onlarla bizim aramıza polisler araçlarla ve kendileriyle barikat kurdular. Sloganlarımızla Nazi faşistlerini teşhir ettik. Bizim yürüyüşümüzü engelleyemediler. Berlin'e gelinceye kadar bir kaç defa yürüyüşümüzü provoke etmeye çalışan faşistler amaçlarına ulaşamadılar ve biz onların tüm girişimlerini boşa çıkarttık.
    
Bugün yaklaşık 12 km. yürüdük. Yol çok uzun değildi fakat yolda gene yağmura yakalandık. Dün de yağmura yakalanmıştık, böylece iki gün üst üste ıslanmış olduk. Henüz dinlenme ve ıslak giysilerimizi kurutma şansımız olmadı.
    
Şu anda Kreuzberg'teki çadırlarımızın bulunduğu alana geldik ve yalnızca mültecilerin katıldığı bir toplantı düzenlemekteyiz. Frei üniversitesinden buraya yürürken genelde ana caddelerden geçtik. Önde ve arkada polis otoları eskort yapıyorlardı. Ana caddelerden geçerken büyük bir binanın üzerinden bizi destekleyen bir pankart açıldı ve bayrak dalgalandırıldı. Daha sonra öğrendik ki polis bu pankartı açanları gözaltına almış. Geriye döndük ve polis kontrolünü protesto eden sloganlar attık. Gözaltına alınan arkadaşlar için avukatlar devreye girdiler.
    
Bu sabah Frei Üniversitesi’nden hareket etmek üzereyken bir grup kendi bayraklarını açtı. Ancak biz bu grubu bir ay boyunca hiç görmedik ve tanımıyorduk. İranlı bir gruptu bunlar. Ancak biz onların pankart açmasına izin vermedik. Çünkü şimdiye kadar hiçbir şekilde bizim direnişimizde onları görmedik. Diğer yandan her grup kendi bayrağını açarsa ortalık kaostan geçilmezdi. Başından beri direnişte bulunanlar olarak biz hangi bayrağı açarsak açalım kimsenin itirazı olmuyor çünkü biz artık meşru bir durumdayız ve bunu hak ediyoruz. Ama bu direnişe bir ay boyunca hiçbir şekilde ilgi göstermemiş bir grubun gelip yürüyüşün son gününde kendi pankartını açmayı dayatması demokratik bir durum değildi ve buna izin verilmedi. En çok da, o grubun kendi ülkesinden olan arkadaşlar karşı çıktılar.
    
Kreuzberg'te basına açıklama yaparken de, şimdiye kadar direnişimizde yer almamış olanlar konuşmak istediler ve gene problem çıktı. Üstelik bu insanlar bizim yürüyüşümüze başından beri katılmış, yollarda ter dökmüş insanların konuşmalarını engellemeye çalıştılar ve biz buna da engel olduk. Kimse bizim sırtımızdan rant sağlamaya çalışmasın. Yollar burada, eylem yapmak isteyen gelsin birlikte yapalım. Ama eylemi biz yapıyoruz, kamplarda bize verilen aylık paraları bile almaya gitmiyoruz, bu eylem için her türlü riski ve bedeli göze alıyoruz ama tuzu kuru bürokratlar bizim emeğimiz üzerinden politik çıkar sağlamaya çalışıyorlar. Biz buna göz yumamayız ve yummuyoruz. Bundan sonra da kapitalist izolasyon sistemine karşı mücadele etmek isteyenler gelsinler omuz omuza mücadele edelim. Biz devam ediyoruz ve şu anda sürmekte olan toplantımızda önümüzdeki günlerde neler yapacağımızı tartışıyoruz.
    
Direnişimiz aşamalarından birini tamamladı ve şu anda yeni bir aşamanın ilk günündeyiz. Bundan sonraki eylem ve direnişlerimizi biz belirleyeceğiz. Ne tür direniş yöntemleriyle mücadeleye devam edeceğimizi birlikte tartışıp kararlaştıracağız.
    
Direnişe yeni katılmış mülteciler var aramızda. Bazen konuşma yapmak isteyen arkadaşlar kendilerine göre bir kural belirlemeye çalışıyorlar ve bu kuralları mantıklı bulmayan diğer kesimler küskünlük içine giriyorlar. Daha önceki toplantılarımızda da benzer sorunlar yaşanmıştı. Ama biz bu sorunları tartışarak çözüyoruz. Eski toplantılarda küsüp gidenler tekrar geriye geldiler. Şimdiki tartışmada da bazı küskünlükler ortaya çıkıyor ama biz bunu sabırlı bir şekilde çözmeyi başarıyoruz. 
    
Direniş ortamımızda ücretsiz yemek vb. şeyler var. Bazı insanlar buraya yalnızca yemek yemek ve eğlenmek için, zaman doldurmak için geliyorlar, bu ihtiyaçlarını karşıladıktan sonra çekip gidiyorlar. Doğal olarak bu durum burada sürekli bulunan bedel ödeyen bizleri rahatsız ediyor. Konuşmalarımızda bunları dile getiriyoruz. Bu sözlerimiz bazen küskünlüklere yol açıyor. Ama gerçekler bunlar. İnsanlar mücadele etme yöntemlerini öğrenecekler ve direniş ortamlarını başka amaçlar için kullanmamayı öğrenecekler. Direnişimiz insan eğitimi için de bir okul işlevi taşıyor. İnsanlar burada anı zamanda bir yaşam anlayışı edinmiş oluyorlar.


6.10.2012
Turgay Ulu
Berlin



Direnişimizin Başkent Aşaması




Dün başkent Berlin'deki Kreuzberg'e geldik. Buradaki arkadaşlarımızla kucaklaşıp hasret giderdik. Coşkulu sloganlarımızı attık. Çok sayıda basın mensubu gelmişti. Almanca ve İngilizce bilen arkadaşlarımızla röportajlar yaptılar.
    
Dün biraz ıslanmıştık, buna rağmen günlük programımızı işletmeyi sürdürdük. İlk büyük toplantımızı dün gerçekleştirdik. Gece buradaki devimcilerin ve antikapitalistlerin evlerinde duş yaptık. Bu sabah yeniden büyük çadırda toplantımızı kaldığı yerden sürdürüyoruz. Bulunduğumuz park alanında birçok çadır var. Yemek işlerinin yapıldığı çadır, toplantı çadırı, yatma çadırları, bilgilendirme çadırı gibi çadırlar var. Seyyar olarak kurulmuş çadırlar var. Bugünkü toplantımızın iki konusu var: Birincisi; biz toplantı çadırına girerken içerde bir Filistin bayrağı vardı. Akşam bu bayrağın kaldırılıp kaldırılmamasını konuştuk fakat bir karara bağlamadık. Bugün tartışmaya devam ediyoruz. Diğer bir konu da önümüzdeki direniş döneminin planlamasıdır.
    
Filistin direnişini elbette ki destekliyoruz. Ama buraya her direniş ulusunun bayrağını asarsak çadırda yer kalmaz. Kürdistan, Kolombiya, Tamil ya da başka bir yığın bayrak asılabilir, o zaman çadırda yer kalmaz ve bu direniş özgülünde bu tip bir şeye gerek yok. Bizler değişik ülkelerden gelmiş olan mültecileriz ve bizi destekleyen antikapitalistler, antifaşistler var. Direnişimiz enternasyonal bir direniştir. Zaten bizim enternasyonal içerikli bayraklarımız var. On dilde yazılmış olan "özgürlük" bayrağımız var. Aynı zamanda diğer izolasyon ve kapitalizm karşıtı pankartlarımız var. Bunların bir kısmında imza yok, bir kısmında da bizim direnişimizi ifade eden imza ve simgeler var. Ayrıca bir ulusu öne çıkaran bayrağın asılmasına gerek yoktur. Çoğunluk da yukarıda belirttiğimiz görüşlere benzer görüşler sundular. Bayrağın kaldırılmasını isteyenlerden üç kişiye söz hakkı verdik ve bayrağın kaldırılmasına karşı olanlardan da üç kişiye söz hakkı verdik. Şu anda çoğunluk olarak bu bayrağın kaldırılması görüşü öne çıkmış bulunuyor.
    
Toplantının çok uzamasını göze alıyoruz. Toplantıda herkes görüşünü özgürce ifade edebiliyor. Yalnızca zamanın aşırı uzamasını önlemek için herkesin belli bir süre içinde görüşünü belirtmesini sağlıyoruz. Çünkü çeviri işiyle çok zaman yitiriliyor. Hem herkesin özgürce görüşünü ifade etmesini sağlamak istiyoruz. Ama aynı zamanda da zamanı verimli kullanmaya çalışıyoruz. Tartışmanın sonunda oylama yapacağız ve buna göre bir karar alıp uygulayacağız. Bu toplantılar bizim için aynı zamanda bir eğitim çalışması özelliği taşıyor.
    
Direniş alanımızda daha önceden hazırlamış olduğumuz direnişimizin sloganlarının yazdığı pankartlar ve kızıl bayrak üzerine çizdiğimiz yumruk simgesi olacak. Tabi ki on dilde yazılmış olan ve hepimizin ortak ideali olan "özgürlük" yazan bayrak olacak. Diğer ulus içerikli ya da grup içerikli bayrak ve pankartları kaldıracağız. Çoğunluğumuz bu görüşü savunuyoruz.
    
Bu bayrağın buraya asılması şu anda sürmekte olan toplantımızın uzamasına yol açıyor ve gereksiz yere ulusçu reflekslerin öne çıkmasına yol açıyor.
    
Toplantıda zamanı verimli kullanmak için bazı el işaretleri belirledik. İtiraz etmeyi, desteklemeyi ifade eden el işaretleri belirledik ve alkışlamak yerine ellerle yapılan bir işareti koyduk ki fazla zaman kaybı yaşamayalım.
    
Direnişimizin etki alanı genişliyor. Avusturya'da; "Mültecilerin Almanya'da ortalığı karıştırdığı ve Berlin'e kadar yürüyüş yaptıkları"na dair haberler çıkmış. Dün ve önceki günkü basından kısa bir zamanda inceleyebildiğimiz kadarıyla Türkiye'deki Milliyet, Sabah gibi büyük gazetelerde haberler çıkmış. Reuters Haber Ajansı’nda haberler çıkmış. Haberlerin bir kısmı bizi karalayan haberler olsa da biz etki alanımızı genişletmeye devam ediyoruz.
    
Bizim direnişimiz, bu aşamadan sonra sadece Almanya ile sınırlı bir eylem olmaktan çıkmış bulunuyor. Hollanda'da bizim eylemimize benzer bir eylem başladı. Almanya'daki mültecilerin tüm yasak ve sınırlamaları fiilen kırdıkları ve izolasyona karşı yürüdükleri yönünde haber ve bilgiler dünyanın her yerine yayılıyor.
    
13 Ekim'de Gerçekleştirmeyi düşündüğümüz büyük protesto eylemi için diğer kamplardan insanları buraya nasıl getirebileceğimizi tartışıyoruz. Bir eylem yöntemi olarak buradaki yabancılar şubesinin önünde bir masa açmayı ve eylem çağrısı yapmayı düşünüyoruz.
    
Ayın 27'sinde Fransa'daki Kâğıtsızlar hareketinin genel bir toplantısı olacak. Biz buradan onların Brüksel'de yapacakları toplantıya bir temsilci ya da ekip göndermeyi düşünüyoruz.
    
Önümüzdeki süreçte neler yapabileceğimize dair tartışmalarımız devam ediyor. Direnişimize son istasyonlarda katılan mültecilerden birisi, önümüzdeki mevsimin kış olduğunu ve yapacağımız eylem biçimlerinin hızlı bir bir şekilde hayata geçirilmesi gerektiğini söyledi. Şimdi ne tür eylem yöntemlerini hayata geçirmemiz gerektiğini tartışıyoruz.
    
Berlin'deki direniş çadırına elli altmış kadar yeni mülteciler gelmeyi düşünüyorlarmış. Bir kişi onların buraya gelmesi için gerekli olan maddi giderlerin karşılanıp karşılanmayacağını soruyordu.
    
Bütçede belli bir para var. Buradaki insanların gündelik giderlerinin karşılanması için bu paralar harcanıyor. Ancak gelme imkânları olmayanların en azından grup bileti alarak gelmelerini ve bu biletlerin tutarı kadar kendilerine ödeme yapmayı düşünüyoruz. Herkesin tüm ihtiyaçları için bütçedeki paradan harcama yaparsak bu sefer çok kısa sürede bu paralar tükenebilir. Bu nedenle bütçedeki parayı tutumlu harcamak zorundayız.


7.10.2012
Turgay Ulu
Berlin



En Alttakiler Olarak Sokaklarda Buluşuyoruz   





Bugün Berlin'e gelişimizin 3. günü. Çadırlardaki direnişimiz devam ediyor. Dün akşam gerçekleştirdiğimiz toplantıda, toplantı çadırına biz gelmeden önce asılmış olan Filistin bayrağını indirme kararı aldık. Eğer o bayrak orda kalmaya devam etseydi, Kürdistan ve ya diğer direniş durumunda bulunanların da bayrak asma talepleri olacaktı ve biz bu işin içinden çıkamayacaktık. Ya herkesin bayrağını asacaktık ya da bu tip simgeleri asmayacaktık. Çoğunluk kararı olarak bayrağı indirme kararı aldık. Şimdi direniş mekânında kızıl bir bez üzerine çizmiş olduğumuz yumruklu bayrak ve diğer direniş pankartlarımız bulunuyor.

Dünkü toplantıda bir konuyu ele aldık fakat bu konuda bir sonuca varamadık. Konu; alacağımız kararları hem mülteciler ve hem de destekçiler, ortak mı alsın, yoksa kararları yalnızca mülteciler mi alsın? Bu konuda tek bir görüş ortaya çıkmadı, çok sayıda görüş ortaya çıktı ve toplantıyı bitirmek zorunda kaldık. Bu sabah yeniden bu sorunu tartışmaya başladık. Bir kesim mülteci sorunu yalnızca pasaport sorunu olarak ele alıyor. Bu nedenle kararları yalnızca mültecilerin alması gerektiğini savunuyor. Ancak bunlar pasaport almakla sorunların bitmeyeceğini bilmiyorlar. Bu sorunların kapitalist sistemden kaynaklandığını ve çözümünün de kapitalizme karşı en geniş kesimlerle birlikte mücadele etmekle mümkün olacağını bilmiyorlar.

Toplantılarımız biraz aşırı demokratik geçiyor. Bir yandan dil problemleri var. Bir yandan herkese söz hakkı vermek kaygısıyla çok zaman kaybediyoruz. Şu anda somut pratik sorunlarda karar almakta zorlanıyoruz ve insanlara sorunun yalnızca pasaport almakla bitmeyeceğini kavratmakta zorlanıyoruz.

Şu anda bizim çadırlarımızın bulunduğu Oranien Platz'ın yakınında ev kiralarının pahalılığını protesto edenlerin direniş çadırları var. Onlardan bir komite dün gelip benimle görüştüler ve bizim 13 Ekim'de yapacağımız yürüyüşü birlikte yapma teklifinde bulundular. Şimdi burada bulunan mültecilerin bir kısmına bu durumu anlatmak zor oluyor. Mültecilerin bir kısmı kendilerinin sorunlarının diğer insanlardan farklı olduğunu düşünüyor. "Herkesin evi, işi, pasaportu var onların sorunları bizimle aynı değil dolayısıyla kararları yalnızca mülteciler versin" diye düşünüyorlar. Bizim yaptığımız mücadelenin ve başarının bizim en geniş toplumsal kesimlerin desteğini almamıza bağlı olduğunu anlayamıyorlar. Ama toplantılarımız sırasında ve eylemlerimiz devam ettikçe, insanlar sorunlarla karşılaştıkça neyi nasıl yapması gerektiğini yavaş yavaş algılıyorlar.

Evet, şu anda bir konuda oylama yaptık ve çoğunluk oyu kararı belirledi. Kararları, başından beri direnişe katılanlar ve bundan sonra bizimle birlikte direnişte samimi olarak yer alacak olanlar alacak, destekçiler ve oturumu olanlar daha çok destekçi olarak devam edecek.

Bizimle birlikte yürüyüş yapmak isteyenler herhangi bir parti bayrağı taşımamak kaydıyla gelebilirler. Antikapitalistler, ACCUPY ve kiraları protesto çadırlarıyla birlikte yürüyüşü yapmayı düşünüyoruz. Ancak saatler ve taşınacak pankartlar konusunda henüz bir mutabakata varamadık. Bizimle birlikte eylem yapmak isteyenler de henüz tam netleşmemişler. Onların da akşam toplantıları varmış. Artık bugün bu işi çözemeyeceğiz. Diğerleriyle bir kez daha buluşup görüşme yapmamız gerekir.

Yürüyüş boyunca oluşturmuş olduğumuz çalışma grupları vardı. Berlin'e geldikten sonra yeniden çalışma gruplarını düzenleyeceğimizi planlamıştık. Mülteci ve aktivistlerden oluşmuş olan çalışma grupları var. Bu grupların her birinde en az bir mültecinin bulunmasının iyi olacağı görüşü öne çıktı. Medya, güvenlik, iletişim ve lojistik grubu gibi gruplar kurduk. Ayrıca, temizlikten herkesin sorumlu olması gerektiğini belirttik. Sabahları genelde toplantı olduğu için öğleden sonra bir saati temizlik için ayarlamaya karar verdik.

Mutfak çadırı ile toplantı yaptığımız çadırlar birbirlerine uzak durumda. Önümüzdeki günler soğuk geçecek, bu nedenle mutfak çadırıyla toplantı çadırlarını birbirine yakınlaştırmanın iyi olacağını düşünüyoruz.

Bu güne kadar buraya gelememiş olan mülteciler için onları buraya nasıl getirebileceğimize dair fikir yürütmeye çalışıyoruz. Herkesin hangi dilleri bildiğini ve telefon numaralarının ne olduğunu listeledik ki, buraya gelmek isteyip de gelemeyenlerle onların anladıkları dillerde irtibata geçelim. Ayrıca Almanya çapında toplam ne kadar mültecinin olduğu ve her kampta kaç kişinin kaldığını ya da bu kişilerin hangi ülkelerden olduklarını, hangi dilleri konuştuklarını ortaya çıkartmaya çalışıyoruz.

Evet, antikapitalistler ve pahalı kiralara karşı direniş çadırı kuranlar, kendilerinin pankartlarını öne çıkartmayacaklarını söylediler. Onlar kendi bulundukları alandan, bizim direniş çadırlarının bulunduğu yere kadar yürüyecekler. Bizim saat öğleden sonra üçte başlayacak olan yürüyüşümüze katılacaklar. Henüz tartışmaları tam sonuçlandırmadık. Ama aslında mutabakata vardık gibi.

Çok sevindirici bir haber daha; bu akşam saat sekizde devrimci müzik grubu Bandista, Berlin'deki direniş çadırlarımıza gelip müzik dinletisi sunacak. Bu çok güzel oldu. Köln'den bir arkadaş bu fikri bana iletmişti. Bandista'ya e-mail yazdık ve bu akşam beni aradılar, geleceklerini söylediler.

Bir yandan Bandista'nın gelişini organize ederken bir yandan da ACCUPY ile ortak eylemi nasıl yapacağımızı ayarlamaya çalışıyoruz. Buradaki günler çok yoğun geçiyor. Bir yandan toplantılar, bur yandan teknik işlerin düzenlenmesi insana dinlenecek zaman bırakmıyor. Aynı zamanda bu yaptıklarımızı kaydedip tarihe aktarmak gibi bir sorumluluğumuz var.

Almanca bilmiyoruz ama basınla Almanca röportajlar yapıyoruz. Hiç önemli değil, yarım yamalak da olsa özgürlük ve saygınlık istediğimizi cümle âleme duyurmuş oluyoruz.

Direnişimiz, kapitalizmden rahatsız olan tüm toplumsal kesimleri dinamize edip harekete geçiriyor. Berlin'de bulunan diğer mücadele dinamikleri, bizim buraya gelmemizle birlikte hareketlendiler ve dinamize oldular. Şimdiye kadar özgürlük yürüyüşümüze duyarsız kalan kesimler de hareketlendiler. Herkes bizim direnişimizle ilgili bir şeyler düşünüp yapmaya çalışıyorlar.

Direnişimiz değişik mücadele dinamiklerinin sokaklarda bir araya gelmesine vesile oluyor. Değişik yerlerde gruplar halinde bulunan kesimleri aynı mekânlarda eylem yapmaya teşvik ediyor.


Yaşasın insanlaşma ve ortaklaşma mücadelemiz.

8.10.2012
Turgay Ulu
Berlin




Berlin'deki Büyük Yürüyüşün Hazırlıkları


    


Bugün Berlin çadırlarındaki direnişimizin 5. günündeyiz. Schönefel/Waßmansdorf mülteci kampına saldırı yapanların faşistler olduğunu öğrendik. O kampta kalan ve direnişimizde yer alan arkadaş, bize bu konudaki gözlem ve bilgileri getirdi. Berlin'de bulunan bu mülteci kampının camlarını kırmışlar ve içerdeki odalara girerek odaları dağıtmışlar. Olaydan etkilenen bir kadın mülteci, kısmi felç geçirmiş ve bir elini kullanamıyormuş. Şimdi bu kampa gitmesi için gazetecilerden oluşan bir ekip görevlendireceğiz ve mülteci kampındaki yetkililer delilleri ortadan kaldırmadan durumla ilgili fotoğraflar çekeceğiz, aynı zamanda bu saldırı ile ilgili tanıkları dinleyip bir rapor hazırlayacağız.
    
Şu anda bizim toplantımız devam ederken, direniş çadırlarımızın bulunduğu alana radyo ve televizyonlardan ekipler geldi. Wassmansdorf Kampında kalan arkadaşımızı toplantı çadırının dışına gönderdik ve o, bir tercüman aracılığıyla, faşistlerin saldırısı hakkında açıklamalar yapacak.
    
13 Ekim'de gerçekleştireceğimiz büyük yürüyüşle ilgili hazırlık çalışmalarına devam ediyoruz. Bizimle birlikte yürümek istediklerini bildiren ACCUPY, I Love Kotti ve Antikapitalist gruplarla birkaç defa görüşme yaptık. Mülteciler içinde bir kesimde, bizimle birlikte yürümek isteyen bu grupları kabul etmek noktasında bazı tereddütler vardı. Bir kaç gündür gerçekleştirdiğimiz uzun toplantılarda bu arkadaşları ikna etmek için uğraşıyoruz. Bizimle yürümek isteyen gruplar da zaten kendi sloganlarını öne çıkartmayacaklarını bildirdiler. Son olarak beni telefonla aradıklarında kendilerinin slogan ve pankart dayatmasında bulunmayacaklarını ifade ettiler. Onlar bizim çadırlara yakın bir noktadan başlayarak, bizim çadırların bulunduğu alana gelecekler ve burada kendi pankartlarını toplayacaklar, direk bizim kortejimize katılarak yürüyüşe devam edecekler. Onların pankartları içinde "Internationale Solidaritet", "dünya ekonomik krizi" ile ilgili pankartlar olacak.
     
Birlikte yürümek için kafalarında tereddütleri olan arkadaşları da hemen hemen ikna etmiş bulunuyoruz. Ekonomist ve pragmatist bakış açısına sahip olan bazı arkadaşlarımız, mültecilerin yaşadıkları sorunların kapitalist sistemden kaynaklandığını anlayamıyorlar. Onlar yalnızca kendilerinin pasaport almasını sorun olarak görüyorlar. Oysa kapitalist sistemin kriz içinde bulunduğu bu koşullarda pasaportu olan ya da olmayanları aynı dışlama ve sömürü sistemine tabi tuttuklarının farkında değiller. Ancak bizim toplantılarımız aynı zamanda bir eğitim çalışması özelliği taşıyor. Herkes tartışılan konu ile ilgili fikir yürütme ve söz söyleme hakkına sahiptir. Herkes kendisini bu işin sahibi ve sürdürücüsü olarak hissetmesi gerekir. Yalnızca birkaç kişinin konuşup fikir yürüttüğü ve geriye kalan çoğunluğun yalnızca izleyici olduğu toplantı yöntemleri insanların gelişmesini sağlamıyor, yalnızca bir biat kültürü oluşturuyor. Bizler, en alttaki barbarlar olarak, bu konudaki kalıpları da kırıyoruz. Hem devletlerin bize dayattıkları izolasyon ve sınırları kırıyoruz, hem de direniş hareketlerinin bürokratik ve şefçi kültürlerine saldırılar düzenleyerek kırıyoruz. Bürokratik ve fiili sınırları barbar beynimiz ve fiziki gücümüzle paramparça ediyoruz. Bu parçalama içinden yeni bir kültürel altyapı oluşacaktır. Saatlerce süren toplantılarımızda nice kendini entelektüel sanan aristokrat aydın takımına taş çıkartacak taktik ve stratejik tartışmalar yapıyoruz. O hijyenik aydın takımı ki, gelip bizim ayaklarımızdaki yaraları görmeden, yürüdüğümüz sokaklardaki zorlukları görmeden barbarların devrimci gücünü asla algılayamamaktır.
    
Cumartesi günü yapacağımız yürüyüşle ilgili geri dönüş yolunu da tartışıyoruz şu anda. Çünkü yaklaşık 7 km yürüyeceğiz. Geriye ya yürüyerek döneceğiz ya da topluca tramvaya binecek ve bilet almadan geleceğiz. Henüz hangi yöntemi izleyeceğimiz konusunda kesinleşmiş bir karar vermedik. Tartışmalarımız devam ediyor. Bir mola vermek iyi gelecek. Çünkü dışarıda felaket bir yağmur başladı ve içinde bulunduğumuz çadırı dövüyor yağmur damlaları. Yağmurun sunduğu bu senfoni sesi içinde birbirimizi duymak zor oluyor. En iyisi bir mola verip yağmurun şarkısını dinlemek.
    
Dün akşam gerçekleştirdiğimiz toplantı sırasında bir bilgi ulaştı bize. Berlin'deki bir kafe ya da ona benzer bir yerde bizim için bir konser düzenlenecek ve buradan toplanan paralar bize verilecek. Ancak bu kurum daha önce siyahları ve Kürtleri içeri almıyormuş. Böyle bir kurumun para yardımını kabul etmek uygun görünmüyor. Henüz bu konu ile ilgili kesin bir karar almadık ama konuyu tartışmaya aldık. Konu üzerine gerekli tartışmayı yaptıktan sonra görüşümüzü o kuruma ileteceğiz. Irkçı uygulamalar yapan bu kurumun teklifini kabul etmek, bizim antikapitalist ve antifaşist içerikli olan direnişimizin ruhuna aykırıdır. Özgürlük yürüyüşümüz boyunca bu tip şeylere rastladık. Buraya kadar yürüyüşümüze leke sürmelerine izin vermedik, bundan sonra da buna dikkat etmemiz gerekir.
    
Cumartesi günü yapacağımız yürüyüşle ilgili hazırlıkları her ekip kendi görevleri çerçevesinde örgütlemeye uğraşıyor. Aksiyon grubu teknik hazırlıkları yapmak için sık sık toplantılar düzenliyor. Biz de ayrıca bir irtibat komitesi kurduk. İrtibat komitesi olarak, yürüyüşe katılmak ve bizimle ortaklaşmak isteyen gruplarla gerekli görüşmeleri ve diyalogları gerçekleştiriyoruz. 
     
Evet, biraz önce antikapitalist gruplar adına bir kalabalık ekip geldi ve biz de irtibat komitesi olarak, bir araya geldik. Antikapitalistlerin temsilcileri bizim taleplerimize destek verdiklerini söylüyorlar. Onlar kendi kostümlerini giyeceklerini ve bizim bulunduğumuz Oranien Platz'a kadar geleceklerini, Oranien Platz'dan sonra bizim yürüyüşe ayak uyduracaklarını söylüyorlar. Bizden bir istekleri var. Kendilerini ifade etmek istiyorlar. Parlamentonun önünde konuşmak istiyorlar ve bu konuşmalarını da mültecilerin sorunları ve kapitalist ekonomik krizle bağlantılı olarak ele alacaklarını söylüyorlar.
    
Global Yankı grubu, kendilerinin bu akşam tekrar toplanacağını ve bize görüşlerini ileteceklerini söylüyorlar. Biz onlara homojen bir grup olmadığımızı ve bu eylemde mültecilerin somut bir kaç talebinin öne çıkartılmasını istiyoruz. Çünkü bizim içimizdeki bazı mülteciler kendi taleplerini arka planda kalabileceğinden kaygılanıyor.
    
Son toplantıdan sonra önümüzdeki eyleme katılmak isteyen gruplarla anlaştık. Cumartesi günü yapacağımız eylemi hep birlikte yapacağız. Bu bizim için önemli çünkü Berlin'deki ilk büyük eylemimiz olacak. Eğer biz taleplerimizi güçlü bir tarzda haykırabilirsek bundan sonraki eylemlerimizde toplumun geniş kesimlerini ve Avrupa çapındaki muhalefet hareketini dinamize edebiliriz.
    
Bu akşam daraltılmış mülteci toplantısında önümüzdeki süreçte nasıl bir eylem taktiği izleyebileceğimizi ve taleplerimizde bir değişiklik yapıp yapmayacağımızı tartışıyoruz. Bizim başından beri ana maddeler halinde dile getirdiğimiz 3 temel talebimiz var. İadelerin durdurulmasıseyahat yasağının kaldırılması ve mülteci kamplarının kapatılması.

Bunlara ek olarak dil kursu ve çalışma izni maddelerinin eklenmesi önerildi. Bundan başka bir arkadaş da insan olmak gibi bir tek kelimeyle talebimizin dile getirilmesini önerdi. Genel kanı olarak taleplerimizin yerinde olduğu öne çıktı. Bunlara alt madde olarak, kurs ve çalışma hakkı verilmesi alt madde olarak eklenmesi öne çıkmış bulunuyor. Taleplerimizin ne olduğuna dair tartışmanın hemen hemen sonuna doğru gelmiş bulunuyoruz. Bu madde üzerine tartışmayı bitirdikten sonra önümüzdeki süreç içinde hangi eylem yöntemlerini uygulayacağımızı tartışacağız. Bir arkadaş Fronteks uygulamasının kaldırılmasını da taleplerimiz içine katmayı önerdi. Fronteks uygulaması uluslararası çapta göçe karşı bir savaş anlamına geliyor. İnsanlar uluslararası sınırlarda avlanıyorlar.
    
Pasaport talebi eklenip eklenmemesini de tartışıyoruz. Bir kısım arkadaş pasaport talebini eklemek gerektiğini savundu. Bir kısım arkadaş olarak da pasaport talebinin geri bir talep olduğunu düşündük. Çünkü buradaki sınırlı sayıdaki insanın pasaport almasıyla sorunlar bitmeyecektir. Üç temel talebin politik talepler olduğunu düşünüyoruz ve bunları kaldırabilirsek diğer engeller kendiliğinden ortadan kalkacaktır.

10.10.2012
Turgay Ulu
Berlin




Berlin'de Havalar Soğudu






Bugün Berlin çadır direnişinde 6. günümüz. Bundan önce 29 gün boyunca yürüdük geldik. Yollardayken havalar fena sayılmazdı. Arada bir yağmur yağıyordu ama daha sonra güneş çıkarak ıslaklığın kurumasına yol açıyordu. Şimdi havalar soğudu, artık güneş yüzü görmek pek mümkün değil.  Çadırlarımıza yakın yerlerde kafeler var, bazen oraya kısa süreliğine giderek ısınıp geliyoruz. Oralarda internet ağı da var, bize şifreyi verdiler ve orada internetten basını takip etmek ya da yazılarımızı gönderme imkânımız oluyor.
    
Sabah saat on, bizim toplantımız başladı. Toplantı yaptığımız çadırın içi çok soğuk. Uzun süre burada oturur durumda beklemek insanın ayaklarını ve bacaklarını donduruyor. Ama başka yapacak bir şey yok. Bu duruma alışmak zorundayız.
    
Şimdi aldığımız bir bilgiye göre önümüzdeki Cuma günü parlamentoda bir görüşme olacak. Bu görüşmede mültecilerle ilgili bazı yasaların değiştirilmesi tartışılıyor. Ancak şu anda hangi yasaların değiştirilmesinin tartışıldığına dair bir bilgi edinemedik. Bir arkadaşımızı bu konu için görevlendirdik, parlamentodaki toplantıyla ilgili gelişmeleri takip edip gerekli bilgileri bize aktaracak. Biz de ona göre programımızda değişiklik yapıp yapmayacağımızı tartışacağız.
    
Söz alan bir arkadaş, taleplerimiz içinde yer alan yasaların değiştirilmesinin imkânsız olduğunu söyledi ve bizim esas olarak pasaport almak için mücadele etmemiz gerektiğini söyledi.
    
Diğer bir arkadaş ise baştan belirlediğimiz taleplerimizin değiştirilmemesi gerektiğini söyledi. Uzun bir talep listesinin parlamentoya götürülmemesi gerektiğini söyledi.
   
Bu konu üzerine iki görüş var. Toplantının fazla uzamaması için biz her iki görüşü savunanlardan bir kaç kişinin söz alarak konuşmasını ve böylece toplantının aşırı uzamasını önlemek istiyoruz. Ama bunun pratik olarak pek gerçekleşme şansı yok gibi. Toplantı kendi seyrinde devam ediyor. Herkes söz alıp görüşlerini dile getiriyor.
    
Toplantımız oldukça politik içerikli geçiyor. Söz alan arkadaşlarımızdan birçoğu, mücadelemizin büyük amaçlar uğruna başladığını ve bundan geri adım atmamamız gerektiğini söylüyorlar. Bu önemli bir durum. Biz burada politik hedefler için mücadele edecek insanlar bulmakta zorlanmayacağız.
    
Burada olan bizler kişi değiliz, biz bir fikri temsil ediyoruz. Fikirlerimiz buradadır. Bizim politik taleplerimiz toplumun diğer kesimlerinden de destek buluyor. Biz buradan destek alanımızı genişletme avantajına sahibiz. Eğer talebimizi pasaport gibi teknik bir soruna daraltırsak o zaman mücadele alanımızı sınırlamış oluyoruz.
    
İsteklerini sadece pasaportla sınırlayan arkadaşlar henüz bu sorunun politik bir sorun olduğunu anlayamıyorlar. Bir kesim arkadaş pasaport aldıktan sonra diğer talepler için mücadele etmenin daha kolay olacağını düşünüyorlar. Ancak mevcut gerçeklik bunun tam tersini gösteriyor. Buraya mülteci olarak gelmiş insanlar pasaport aldıktan sonra politik talepler için mücadele etmekten geri durmuşlar. Gerçek anlamda kapitalist düzene entegre olmuşlar.
    
Bugünkü toplantıda kritik şeyler tartışıyoruz, bir kişi kendisinin pasaport için bu yürüyüşe katıldığını ve eğer bizim politik taleplerimiz için işi uzatma tavrımız devam ederse geldiği kampa geri döneceğini ve orada çadır açıp pasaport talebi için bekleyeceğini söyledi. Bu toplantıda kiminle nereye kadar yürüyebileceğimizi netleştirmiş olacağız.
    
Toplantımız devam ederken içeriye bir kişi girdi ve benimle görüşmek istediğini söyledi. Mültecilerle sınırlı bir toplantı yaptığımız için, onunla dışarıda kısa bir görüşme yaptım. Bizi destekleyen bir kaç kişi gelmişti. Burada bulunan devrimci kişi ve kurumlar sözlü olarak bize destek vereceklerini ilettiler.
    
Toplantıda ortaya çıkan farklı görüşlerle ilgili olarak oylama değil ama hangi görüşün ağırlıklı olduğuna dair el kaldırılmasını istedik. Mültecilerin ağırlıklı olarak hangi görüşü kabul ettiklerine dair bir eğilim yoklaması yapıyoruz. Şu anda ağırlıklı kesim hem bizim üç talebimizin kalmasını ve bunun yanına da Almanya'daki tüm mültecilere pasaport verilmesi talebini eklemeyi uygun buldu. El kaldırmada üç talebimizin kalması ve mültecilere siyasi sığınma hakkı verilmesi görüşü ağırlık kazandı.
    
Bizler en alttakiler ciddi ve politik içerikli bir eylem yapıyoruz ve buraya gelen değişik grup ve kişiler bazen bizim kim olduğumuzu ve ne yaptığımızı anlamadan yargılamalarda bulunuyorlar. Uzaktan akıl verme hastalığını Türkiye'de olduğu gibi Avrupa’da da sürdürüyorlar. Her grup ve her kişi, aynı tavrı göstermiyor tabiî ki. Devrimci hareketin açmazının farkında olan gruplar oluşuyor. Bunlar süreci anlamaya ve kendilerini yenilemeye uğraşıyorlar. Ancak genel çoğunluk henüz bizim yapmakta olduğumuz eylemin politik düzeyini ve tüm Avrupa'ya yayılan boyutunu anlayamıyorlar.
    
Öğlenden önce yaptığımız toplantıda bir sonuca varamadık. Öğlen yemeğinden sonra da toplantıya kaldığımız yerden devam ediyoruz. Genelleşmiş ve çoğunluğu teşkil eden görüş; bizim üç talebimiz devam etsin ve bunların yanına, tüm mülteciler için pasaport talebi eklensin biçimindedir.
    
Çadırların bulunduğu alanda olası provokasyonlara karşı önlem almak açısından alkol kullanmayı ve ateş yakmayı yasaklamıştık. Şimdi bu uygulamadan rahatsız olanlar, bu rahatsızlıklarını bize ilettiler. Bununla ilgili genel bir toplantı yapmayı düşünüyoruz. Alkol ve ateşle ilgili biraz esneme kararı alabiliriz ama diğer yandan bizim buradaki varlığımızı tehlikeye atacak provokasyonların geliştirilme ihtimali de var.
    
Öğlen yemeğinde aldığımız bir habere göre gene bir mülteci kampında bir intihar olayı gerçekleşmiş ve intihar eden Azeri uyruklu bir insan yaşamını yitirmiş. Özgürlük yürüyüşü boyunca çok sayıda intihar olayının haberi bize ulaştı. Bu vakalar sürekli olan vakalar. Ama şu anda biz eylem halinde olduğumuz için bu haberler kamuoyuna hemen yayılıyor. Daha önceki intihar olayları kamuoyunun bilgisinin dışında yaşanıyordu.
    
Berlin'de soğuyan yalnızca havalar değil. Direnişimizin ortamı da bu aralar biraz soğuk geçiyor. Homojen bir yapıya sahip olmayan mülteciler arasında ortak bir görüş ve tutum ortaya çıkartmak oldukça zor oluyor. Bir konu üzerine bazen günlerce toplantı yapmak zorunda kalıyoruz ve bazen bu toplantılardan sonuç almadan kalkmak zorunda kalıyoruz. Böylesine üst üste süren toplantılarımız oluyor. Benim için çevirmen bulmak zor. Bazen burada bulunan biri gelip bir toplantıda tercümanlık yapsa da bir dahakine gelmiyor. İnsanları bu konuda disipline etmek zor. Kendi keyfi yerindeyse ya da boş zaman bulabiliyorsa geliyorlar aksi takdirde gelmiyorlar.
    
Nihayet bir sorunu daha çözmüş bulunuyoruz. Taleplerle ilgili çok uzun süren toplantılar ardından dört temel talep üzerinde mutabakata vardık. Pasaport maddesinin talepler listesine eklenmemesi durumunda buradan gideceğini söyleyenler oldu. Toplantı ve konuşmalar sonucunda taleplerimizi şu şekilde somutladık: 1)İadeler ortadan kaldırılın 2)Mülteci kampları kapatılsın 3)Eyalet dışına çıkma yasağı kaldırılması 4)Tüm mültecilere pasaport verilsin. Böylece herkesin üzerinde mutabakata varacağı bir talepler listesi hazırlamış olduk. Talepler üzerindeki muğlâklık ve çelişkiler ortadan kalkmış oldu. Artık kamuoyu da bizim taleplerimizin net olduğunu görecek. Şimdi esas sorun bu taleplerin hangi eylem yöntemleriyle karşı taraf üzerinde baskı yapacak tarzda gerçekleştirilmesidir.
    
Bir tartışma maddesini daha noktaladıktan sonra, önümüzdeki günlerde hangi taktikleri hayata geçireceğimizi tartışmaya açtık.
    
Bir öneri, tüm Berlin sokaklarını eylem alanı haline getirmek biçiminde oldu. Her gün Berlin sokaklarında eylem yapmayı önerdi.
    
Bir öneri de Berlin'in her tarafını her gün yürümek biçiminde oldu. Bir hafta boyunca bütün gün parlamentonun önünde olmayı, yalnızca akşamları çadırlara yatmak için gelmeyi önerdi birisi.
    
Tartıştığımız eylemler içinde gösteri, bildiri dağıtımı, resmi kurumların önünde bekleme gibi türlerin yanında açlık grevi seçeneği de var. Bu eylemlerin periyotlarını ayarlamaya çalışıyoruz şimdi. Haftanın belli günlerini bir eylem türüne ayırmayı düşünüyoruz. Örneğin bir gün sokaklarda çadır açmak, bir gün gösteri yapmak, bir başka gün parlamento önlerine yürümek gibi eylem türlerini düşünüyoruz.
    
Eylemlerimizi yalnızca Berlin'le sınırlamayı düşünmüyoruz. Bu eylemleri tüm Almanya çapında ve giderek tüm Avrupa çapında gerçekleştirmeyi düşünüyoruz. Diyelim ki, Almanya'nın değişik şehirlerinde aktivistler kendi olanak ve insiyatifleriyle eylem türleri geliştirsinler. Ya da başka Avrupa ülkelerindeki aktivistler kendi insiyatifleriyle çeşitli eylem türlerini hayata geçirebilirler.

11.10.2012
Turgay Ulu
Berlin



Berlin'deki Parlamento Ve Resmi Kurumlara
Karşı Büyük Çıkartma





Özgürlük yürüyüşümüzün Berlin durağındaki ilk büyük yürüyüşümüzü başarıyla tamamladık. Berlin'de yaşayan Almanyalılar ve diğer göçmenlerle yaptığımız sohbetlerden de çıkarttığımız sonuçlara göre; uzun süredir Berlin'de böylesine kitlesel ve coşkulu bir eylem olmamıştı.
    
Dün gerçekleştirdiğimiz yürüyüşe en az 7000 kişi katıldı. Yürüyüşün başı Bundesdrukerei (pasaport basım dairesi) de iken sonu Oranienplatz'daydı. Bu mesafe oldukça uzun bir mesafedir.
    
Büyük yürüyüşümüzden sonraki ilk toplantımız başladı. Tartışma başlıklarını tek tek not ettik ve bir moderatör, konuşmak isteyenlerin isimlerini sırayla yazacak.
    
Bir grup Afrikalı siyahî arkadaşımıza bir tren istasyonunda polis tarafından kimlik kontrolü yapılmış ve arkadaşların kimliklerine el koymuşlar. 
    
Dünkü büyük yürüyüşümüzde çeşitli teknik sorunlar da oldu. Yürüyüşe katılım çok fazlaydı ve yürüyüşün değişik noktalarında açılan pankartlarla ilgili bazı küçük problemler olmuş. Değişik mülteciler pankart açanlardan bazılarına müdahale etmişler. Ama ciddi bir problem olmadı. Böylesine büyük bir yürüyüşte, yürüyüşün her noktasına anında müdahale etme imkânı yoktu. Yürüyüşün genel çerçevesinin dışına çıkan herhangi bir pankart açma girişimi olmadı. Başından beri eylemi destekleyen kurumların imzalı pankartlarına müdahale etmek gibi bir tutumumuz yoktu. Ancak bazı noktalarda küçük müdahale girişimleri olmuş. Ancak bu, genel yürüyüşü etkileyen bir durum değildi.
    
Biz Berlin'deki Parlamentonun önüne doğru yürüyüşümüzü sürdürürken bir haber daha aldık. Bu habere göre; gene mülteci kamplarında yaşayan bir mülteci belediyenin önünde kendisini öldürmüş. Olayın hangi eyalette yaşandığını ve kendisini öldüren kişinin adının ne olduğunu henüz öğrenemedik.
    
Eylemlilik sırasında, çok üzüntülü ve sevindirici nitelikte olan çok sayıda haber bize ulaşıyor. Aldığımız bir habere göre; Fransa'daki Kâğıtsızlar Hareketi, Brüksel'e doğru bir yürüyüş başlatmış. Biz de buradaki direnişi temsil eden bir ekip oluşturup o yürüyüşe dayanışma amacıyla katılmayı düşünüyoruz. Böylece eylemimiz yalnızca Almanya ile sınırlı bir alanda sıkışmış olmayacak ve genel bir sorun olan kapitalizm sorununu gündeme taşıma şansına sahip olacaktır.
    
Toplantımızda hem dünkü yürüyüşü tartışıyoruz ve hem de önümüzdeki süreçte hangi eylem türlerini hayata geçireceğimizi tartışıyoruz. Açlık grevi ile ilgili bazı arkadaşlar çok aceleci davranıyorlar. Açlık grevinin diğer eylem türleri gibi bir eylem olmadığı, kendine özgü özelliklerinin olduğu henüz anlaşılmış değil. Açlık grevi en son silah olmalıdır. Açlık grevi silahını en başta kullanmak bizi çok zorlayacaktır. İnsanların açlık grevi eyleminin ne tür risk ve olanaklar taşıdığını bilmiyorlar. Açlık grevinin dünyada birçok örneği var. Bu konu çok hassas bir konu, eğer bu konuda buradaki insanları ikna edemezsek eylemimizin erken bir zamanda bitmek ve etkisiz kalmak gibi riskle karşı karşıya kalacağını anlatmamız gerekir.
    
Buradaki eylemin uzaması durumunda desteğin azalacağını düşünen arkadaşlarımız var. Daha önce Frankfurt'ta sürecin uzamasıyla birlikte eylem alanının direniş dışında bir alana kaydığı söyleniyor.
    
Tartışmamızın seyrinden açlık grevi taktiğinin kullanımı ile ilgili iki farklı görüş ortaya çıktı. Birincisi; açlık grevine hemen başlanması yönünde. İkinci görüş ise, bizim dediğimiz görüştür. Buna göre açlık grevi, bizim kullanacak başka hiç bir silahımızın kalmadığı noktada başvurulabilecek bir eylem türü olduğudur. Biz en son silahı en başta kullanırsak, bu silah kendimizi vuran bir silaha dönüşebilir. En son başvurulacak taktiği en başta kullanırsak o zaman bizim kullanabileceğimiz taktik kalmayacaktır.
    
Açlık grevi her durumda başvurulacak bir eylem türü değildir. Açlık grevi eylemi diğer eylem yöntemlerine benzemez. Kendine özgü özellikleri olan bir eylemdir. Bu eyleme her insanın katılabileceğini düşünmek yanlıştır. Bu eylem zor bir eylemdir ve herkes bu eyleme katılmayı göze alamaz.
    
Açlık grevi dünyanın diğer ülkelerinde sıkça başvurulmuş bir eylemdir. Tüm bu deneyimleri bilmeyen insanlar açlık grevinin nasıl bir eylem olduğunu ve bu taktiğin kullanılması durumunda nasıl bir sonuca yol açacağını bilmiyorlar.
    
Açlık grevine hemen başlanması gerektiğini savunan arkadaşlar ise bunu, şu anda büyük desteğe sahip olmamızla gerekçelendiriyorlar. Onlar, eğer bu destek varken açlık grevine başlamazsak daha sonra böyle bir ortamı yakalayamayacağımızı söylüyorlar. Basının ve diğer kesimlerin bizim bundan sonra hangi eylemi gerçekleştireceğimizi merak ediyorlar. Beklemenin bu duyarlılığı öldüreceğini düşünüyorlar.
    
Dünkü yürüyüşün bu kadar kitlesel ve coşkulu geçmesinin nedeni neydi? Esas olarak bizim bir ay boyunca, Almanya'nın bir ucundan bir ucuna yürümemiz ciddi bir kamuoyunun oluşmasına yol açtı. Bir ay boyunca tüm basın bizim direnişten söz etti. Alman toplumu ve burada yaşayan göçmenler birçok şeyden bu direniş sayesinde haberdar oldular. Berlin'deki direniş çadırlarımız Orenienplatz'dadır ve burası oldukça merkezi bir yerdir. Berlin'de yaşayan herkese bu meydandan mesaj iletmek mümkündür. Arayanların çok rahat bulabilecekleri bir yerdir burası. Öte yandan Almanya'da bulunan antikapitalist, antifaşist hareket bu eylemi çok iyi bir şekilde sahiplendiler. Teknik işlerinden tut, diğer bütün işlerde etkili görev aldılar ve bu görevleri ellerinden geldikçe yerine getirdiler. Çok yönlü destekler sayesinde dünkü yürüyüşümüz kitlesel ve coşkulu bir şekilde geçti.
    
Parlamentoya kadar giden yol yaklaşık 7 km idi. Yolun uzun olması bazı insanların yolun yarısında ayrılmasına yol açtı. Yol boyunca çeşitli resmi kurumların önünde durarak konuşmalar yaptık. Bir araca yerleştirdiğimiz ses sistemi sayesinde, hazırlamış olduğumuz bildirileri okuduk ve konuşmak isteyen mültecilere söz hakkı vererek konuşmalarını sağladık.
    
Çadırlarınızın bulunduğu meydan olan Orenien platz'dan yola çıktıktan kısa bir süre sonra geçtiğimiz sokak üzerinde bulunan binaların camlarından, çatılarından ve pencerelerinden bizi destekleyen pankart ve bayraklar sarkıtıldı. Apartmanlarda yaşayan insanlar alkış ve sloganlarıyla bizi desteklediler. Çevredeki insanların destekleyici girişimleri, eylem kortejinde alkış ve sloganlarla selamlandı.
   
Biz yedi aydır sokaklardayız. Uzun bir süredir izolasyon sistemini teşhir ediyoruz. Bu eylemler içinde denemediğimiz yöntem kalmadı gibi. Gösteri, açlık grevi vb. gibi birçok eylem yöntemini hayata geçirdik. Berlin yürüyüşünden önceki direnişlerimiz daha çok lokal düzeyde kalan bir etkiye sahipti. Birbirinden dağınık yerlerde bulunan mülteci kamplarından yaptığımız eylemler ancak belli politik kesimler tarafından bilinip duyuluyordu. Ancak başkente doğru başlattığımız merkezi yürüyüş lokal etkiye sahip olan eylemlerimizi merkezi bir konuma taşıdı. Artık eylemlerimiz lokal olmaktan çıktı. Önce Almanya toplumunun genelinin ilgi alanına girdi ve sonrasında da tüm Avrupa'nın ve dünyanın bir kısmının ilgi alanına girdi.
    
Brüksel'e yürümek nasıl olur diye bir gündemi de konuşuyoruz. Ancak bununla ilgili gerekli coğrafik ve hukuki bilgilere sahip değiliz. Fransa'daki kâğıtsızlar hareketi böyle bir eylemi başlatıyor. Biz de onlara paralel olarak bir yürüyüş mü başlatalım, yoksa bir ekip gönderip onların eylemine bizim direnişimizi temsil edecek türden mi eylem yapalım konusunu tartışmaya açmış bulunuyoruz.
    
Aslında yürüyüş, propaganda gibi eylem türlerinin etkisi açlık grevi eyleminin etkisinden daha geniş bir etkiye sahiptir. Burada bulunan mülteciler, Avrupa kültürü ile doğu kültürünün arasındaki farkları çok fazla bilmiyorlar. Mesela açlık grevi eyleminin batı toplumlarında çok fazla bir desteğe sahip olmayacağını göremiyorlar. Açlık grevi ya da insanın kendisine fiziki etkileri bulunan eylem türlerine batı toplumları pek sıcak bakmazlar.
    
Açlık grevi öyle bir eylemdir ki, ya kısa sürede sonuç alacaksın ya da öleceksin. Ki bu eylemin burada bulunan insanların çoğunluğunun yapabileceği bir eylem olmadığını görmemiz gerekir. Almanyalıların kitleler halinde açlık grevine başlayıp da bu eylemi sonuna kadar götüreceğini beklemek yanılgılı sonuçlara yol açar.
     
Önümüzdeki eylem türleri ve taktikleri üzerine konuşurken iki farklı görüş öne çıktı. Birisi açlık grevinin erken olduğu ve en son kullanılması gereken taktik olduğu yönünde. Diğeri de hemen açlık grevine başlanması gerektiği yönünde. Şu anda tartışma bu gündemler üzerinden sürüyor. Bu toplantımızda bu konuda sonuca varmamız pek mümkün görünmüyor.
    
Bir gün daha akşam oldu ve ortalık kararmaya başladı. Biz hâlâ bugünkü toplantıyı bitiremedik. Şimdiye kadar yaptığımız hiçbir toplantıyı tek bir celse de bitiremedik. Bu durumun hem olumlu yanları var ve hem de olumsuz yanları var. İnsanların hepsine söz hakkı vermek ve her bireyin eylemin öznesi olmasını sağlamak olumlu olan yandır. Ancak günlerimizin neredeyse tamamı toplantı yapmakla geçiyor. İnsan yürürken yorulmuyor ama toplantı yaparken yoruluyor ve üşüyor. Ancak şimdiye kadar toplantıları kısaltmanın bir yöntemini bulamadık.
    
Açlık grevi için zamanın çok erken olduğu ve erken başlamanın büyük bir taktik hata olacağı yönündeki görüşlerimizi ısrarla dile getirmemiz, genel katılımcılar üzerinde bir etkiye sahip oldu. İnsanların birçoğu açlık grevinin sürekli öne çıkarılması ve birinci gündem olarak ele alınmaya çalışılmasına karşı tepki gösterdiler.
    
Yeni bir öneri olarak, burada dün bize destek veren 7000 kişilik potansiyel ile genel bir toplantı yapmayı düşünüyoruz. İnsanlara çağrı yapalım ve halkın geneliyle birlikte açık toplantılar yapalım. Eylemlerimizi nasıl bulduklarını soralım ve bundan sonra hangi eylem türlerini izleyeceğimizi halka açık toplantılarda tartışalım diye düşünüyoruz.
    
Berlin'deki ilk büyük yürüyüşümüzün en önemli özelliklerinden biri; burada bulunan tüm devrimci demokratik, antikapitalist ve antifaşist güçleri bir araya toplamak oldu.  Bu kurumlar da kendi aralarında yaptıkları toplantılarda yürüyüşü olumlu olarak değerlendirmişler. Kapitalizmle sorunu olan herkes bu eylemden memnun kaldılar.
    
Almanya'nın değişik yerlerinde mülteci kamplarında çeşitli biçimlerde eylem yapan mülteciler, bizim Berlin yürüyüşünden haberdar olduktan sonra buraya gelerek bizim yürüyüşe katıldılar. Kendi lokal düzeyde olan çadırlarını topladılar ve bizim merkezi eylemimize dâhil oldular.
   
Berlin'de bundan sonraki süreçte bizi en çok zorlayacak şeylerden biri soğuklar olacak gibi görünüyor. Bu gün çadırda tam günümüzü toplantı yapmaya ayırdık. Otururken bacaklarımız ve ayaklarımız fena halde üşüdü. Burada sürekli çadırlarda beklemek özellikle de çocuklar açısından önemli bir sorun oluşturacaktır.
    
Bundan sonraki süreçlerde insanların bu türden zorluklara katlanmasını sağlayacak motive edici etkinlik ve eylemleri hayata geçirmemiz gerekir. Zaman ilerledikçe ve bir sonuç alınamadıkça insanlar umutsuzluğa kapılıp eylemden soğuyabilirler. Özellikle bu mücadelenin uzun erimli, esas olarak kapitalist sisteme karşı bir mücadele olduğunu anlayamayanlar erken bir zaman içinde umutsuzluğa kapılabilirler. Bu ve buna benzer olumsuzluklar önümüzdeki süreçte bizim karşılaşacağımız sorunlar olacaktır.

14.10.2012
Turgay Ulu
Berlin
      

TURGAY ULU
(DEVAM EDECEK)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder