Emeğin Sanatı E-Dergi 169. Sayı Yeni Kanalında

14 Mart 2013 Perşembe

TURGAY ULU: Würzburg – Berlin Mülteci/Göçmen Yürüyüşünden Tanıklıklar-10




 
WÜRZBURG — BERLİN
MÜLTECİ / GÖÇMEN
YÜRÜYÜŞÜNDEN TANIKLIKLAR-X




Yargılama Hazırlığına Devam Ve
Açlık Grevleriyle Dayanışma Yürüyüşü





  
Bugün mülteci halk mahkemesine hazırlık toplantısına devam ediyoruz. Dün pankartlarımızda ne tür slogan ve figürlerin öne çıkarılması gerektiği üzerine kararlar aldık. Bu çalışmaları sürdürmek ve haberleri, ilişki ağlarını kurmak için bir internet sitesine ihtiyacımız var. Bunun için bu siteye bir isim seçtik. Bir kaç öneri içinde en çok oy alan ismi bulduk. Buna göre; internet sitesinin ismi, Refruge Trübünal (Mülteci Halk Mahkemesi) olacak. Yer konusu üzerine de bir kaç öneri oldu bunlar içinde şu anda direniş çadırlarımızın bulunduğu Oranien Platz'ın uygun olduğu görüşü öne çıktı. Çünkü burası hem merkezi bir yer ve hem de muhalif kesimlerin ve göçmenlerin yoğun olarak yaşadıkları bir yer. Bunun yanında parlamento gibi resmi kurumlara yakın bir yerde mahkeme etkinliklerini yapmak önerildi ama bizim mahkememiz zaten o kurumların oluşturduğu yasa ve uygulamalara karşı gerçekleşiyor.
    
Önümüzdeki yıl gerçekleştireceğimiz halk mahkemesinin içeriği ile de ilgili görüşlerimizi paylaşıyoruz. İçerik olarak bir çok konu önerisi var. Bunlardan öne çıkanlar; eyalet dışına çıkma yasağı, mülteci kamplarının durumu, Fronteks gibi sınır güvenliği altında yapılan uygulamalar, ırkçılık, mültecilerin potansiyel suçlu olarak görülmesi, sınır dışı etmeler gibi bir çok kunuyu bu mahkemede işleyeceğiz.
    
Bu halk mahkemesinde bir kaç cephe olacak. Suç, suçlu ve bunlardan zarar görenler olarak işin esas olarak cepheleri bunlardan oluşuyor. Tüm bu olgular bütün yönleriyle açıklanmaya çalışılacak ve tüm bu suç ve suçluları ortaya çıkartan ekonomik sosyal sisteme karşı altarnatif olarak hedeflediğimiz ekonomik sosyal sistemin ne olduğunu ve nasıl olacağıını da gün yüzüne çıkartmamız gerekir.
    
Mülteci halk mahkemesinde görüntü ve canlı tanıklıklarla tespit edilmiş olan suçlar ve suçluların teşhir edilmesi önem taşıyor. Bunlarla ilgili film çekimleri gibi materyaller varsa bunların toplanması gerekir.
    
Almanya'da bazı yasalarda, açıkça kendi işine yarayan mültecilerin kalmasına izin verilmesi ve işine yaramayan mültecilerin sınır dışı edilmesi vurgulanmıştır. Diğer yandan, örneğin eyalet dışına çıkma yasağını bazı eyaletler yumuşattılar. Bunun nedeni AB projelerinde bazı alanlarda çalışacak mültecilere ihtiyaç duymalarıdır. Kar amacıyla yürüttükleri işlerine faydalı olduğunu düşündükleri pratik uygulamaları yasa ne derse desin yapıyorlar.
    
Mülteci Halk Mahkemesinin hazırlık aşamasında içeriğin ne olacağına dair önerilenler içinde oldukça önemli ve politik noktalar var. Bizim toplantı ve çalışma yöntemlerimizi disiplinsiz ve düzensiz olarak değerlendirenler bu önerileri görmeliydiler.
    
Mülteci halk mahkemesiyle ilgili olarak teknik ve programatik sorunlar üzerine yeterince tartışıp kararları aldıktan sonra, bu günkü eylem planlarını hayata geçirmek için yola çıktık. Bir grup arkdaşla birlikte Türkiye hapishanelerinde Bugün 61. gününde olan açlık grevi direnişiyle dayanışmak amacıyla yapılacak olan eyleme katılmak için harekete geçtik. Bir grup arkadaş da diğer alandaki arkadaşların ziyaretlerine gittiler. Bir grup arakadaş ise hazırladıkları polis şiddeti ile ilgili programı hayata geçirmek için harekete geçtiler.
    
Türkiye hapishanelerindeki açlık grevleriyle dayanışmak için yapılan yürüyüş Herman Platz'dan başlayarak bizim direniş çadırlarımızın bulunduğu Oranien Platz'a kadar sürdü. Eyleme yaklaşık olarak bin kişi katılmıştı. Her grup kendi pankart ve falamalarıyla katılmışlardı. Biz de her zamanki sarı pankartımızı alarak yürüyüşteki yerimizi aldık. Türkçe olarak basmış olduğumuz talep ve direnişimizle ilgili bilgilendirme bildirisini alanda dağıttık. Diğer yandan akşam sunacağım seminerle ilgili olarak çıkartılan ilanın dağıtımını yaptık.
    
Yürüyüş boyunca Kolombiyalı bir devrimci ile tanıştık. Bayan arkadaş bizim direniş çadırlarımızda bir görüşme yapmak istediğini aktaradı. Kolombiya'da hapishanelerdeki politik tutukluluarı serbest bırakılması için bir uzun yürüyüş başlatılacakmış. Bununla ilgili olarak burada bizim direniş alanımızda bir etkinlik düzenlemeyi düşünmüşler. Yarın onunla görüşüp toplantıda önerisini dile getirmesini sağlayacağız.
    
Sabahki mülteci halk mahkemesi ile ilgili toplantıyı yaptıktan sonra ben erken ayrılmak zorunda kaldım. Yolda Birgitte'ye rastladım. O da bizim gibi uzun süre hapiste kalmış birisidir. Onunla bir randevu alınmış ve biz bir görüşme yapacağız.
    
Bu, günlük toplantıda ilginç bir şey daha oldu. Toplantıya mola vermiştik. Daha önce de direnişlerde görmüş olduğum Filistinli arkadaş benim hapishane hayatımı ve yürüyüşle ilgili süreci öğendikten sonra kendisini tutamayarak ağlamaya başladı. O da oranın devrimcilerinden. Birbirimizi çok iyi anlıyoruz.
   
Yürüyüşümüz Oranien Platz'a vardığında her grup hazırladığı bildiriyi okudu. Ben de direnişçi mülteciler adına söz alarak bir konuşma yaptım. Direnişimizin neden kapitalist izolasyon sistemine karşı mücadele etmeyi esas aldığını anlatmaya çalıştım. Direnişle ilgili olarak gözlem ve deneğimleri anlattım. İzolasyon sisteminin kapitalizmin yapısal bir özelliği olduğuna vurgu yaptım. Buna karşı mücadelelerin de enternasyonal bir ruhla yapılması gerektiğini vurguladım.
    
Bugün akşam saatlerinde de önceden karalaştırmış olduğumuz gibi bir dernekte seminer gerçekleştirdik. Önce Emryo der Freiheit adlı filmimizi gösterdik ardından direnişimizin başlangıç ve gelişme seyri üzerine açıklamalarda bulundum. Sorulan soruları yanıtladım. Direnişimizin yarattığı siyasal etkiden bahsetim. Deşifre ettiğimiz kurum ve yasalardan bahsettim. Aynı zamanda bu kurum ve yasalar karşısında nasıl mücadele edilmesi gerektiği üzerine konuştum. Genel olarak seminer ve konuşmalarımız beğenildi. Daha ilerisi için bu tip etkinliklerin birlikte yapılması gerektiği vurgulandı.
     
Dernekteki seminerden sonra da bizim direnişle dayanışmak için soli Parti yapan arkadaşların yanına geldik. Burada gene direnişçi mülteciler adına bir konuşma yaptım. Bir arkadaş da bu konuşmadaki görüşleri  Almancaya çevirdi. Bilmeyen insanlara böylece direnişimizin seyri üzerine yeterince bilgi vermiş olduk.
   
Bugün ilk defa tanıştığımız insanlar da oldu. Onlar da bize nasıl yardımda bulunacaklarını soruyorlardı. Biz de işleyişlerimizle ilgili bilgi verdik ve isterlerse bu çalışma gruplarında uygun gördükleri biçimde görev alabileceklerini vurguladık.
    
Direnişimiz yavaş yavaş salt mülteci haklarıyla sınırlı bir direniş olmadığı konusunda bir gelişme kaydediyor. Çünkü bir sürü eylem ve etkinliklere başka insanlarla birlikte katılıyoruz. Onlar da bizi böylece tanımış oluyorlar.


11.11.2012
Turgay Ulu
Berlin 



   
                                                                  
           Berlin Oranienplatz'daki Direniş Çadırlarında 
Yeniden İnşa




Direnişimiz devam ediyor. Geçtiğimiz hafta içinde çok sayıda kurumla birlikte, dünyanın değişik yerlerinde sürmekte olan direnişlerle dayanışma eylemleri gerçekleştirdik. Bu nedenle direniş alanımızın sorunlarıyla ilgili olarak fazla kafa yormadık. Şimdi yeniden toplanıp sorunlar, çözüm yöntemleri ve gelecek planlamaları üzerine yeniden inşa çalışmalarını gerçekleştireceğiz.

Finans komitesinin işleyişinin şeffaf olmadığı yönünde çok sayıda eleştiriler var. Bu sorunu henüz çözemedik. Tüm direniş ve mücadele deneyimlerinde finans önemli sorunlardan birisi olmuştur. Her mücadele ve direniş dönemlerinde iki eğilim ortaya çıkıyor. Birinci eğilim yaşamını direniş ve mücadeleye adayanlar, diğer eğilim de her olanağı kişisel çıkarları için kullananlar. Öğle görünüyor ki, özel mülkiyetçi rejim bütün kalıntılarıyla ortadan kaldırılmadan bu sorunlar tamamen çözümlenemeyecektir. Öte yandan sorunsuz bir mücadele ortamı arayanlar böyle bir ortamı hiç bir zaman bulamayacaklardır. İnsanın ve hareketin olduğu yerde mutlaka çelişki ve sorunlar da olacaktır. Mesele bu çelişkileri nereye doğru yöneltme sorunudur.

Gerek sunduğumuz seminerler sırasında, gerekse de yapılan röportajlar sırasında bize bir soru soruluyor. Bu direniş sonucunda bir kazanım elde edemezseniz ne olacak diyorlar. Bu soru en çok karşılaştığımız sorulardan birisidir. Bizim sınıflı sömürücü sisteme karşı uzun erimli bir direniş ve mücadele yürüttüğümüz unutuluyor. Biz bu direniş sonucunda taleplerimizle ilgili hiç bir şey kabul ettiremeyebiliriz. Ya da taleplerimizle ilgili somut adım attırabiliriz. Bu konuyla ilgili olarak mutlak şeyler söylemek pek mümkün değildir. Sömürü ve haksızlıklara karşı mücadele yeni başlamıyor ve biz bunun son temsilcileri değiliz. Bu güne kadar hiçbir mücadele boşa gitmedi ve bizim mücadelemizde boşa gitmeyecektir.
Çalışmalarla ilgili yeniden sağlıklı planlamalar yapabilmek için çalışma gruplarından neler yaptıklarına dair birer rapor sunmalarını istiyoruz. Ancak bazen bu pratiklerin hiç birisine katılmamış olanlar söz alıp uzun uzun konuyla ilgisi olmayan şeyler söylüyorlar ve somut hiç bir işten bahsetmiyorlar.

İçinde bulunduğumuz ayda bir kamptan bir çok insan sınır dışı edilmeyle karşı karşıya. Mülteci kampı örgütlenme grubu bu kampa gidecek ve buradan sınır dışı edilecek olanları direniş alanımıza getirecekler. Böylece direnişimiz yeni bir biçime daha bürünmüş oluyor. Sınır dışı edilmeyle yüz yüze kalanlar artık bizim direniş merkezimizde konaklayabilecekler ve bu haksız uygulamalara karşı bir barikat oluşturacağız.

Biz medya ve iletişim komitesi olarak ayrıntılı rapor verdik. Buna göre, başından beri bizim özgürlük yürüyüşümüz ve Berlin'deki direniş mekanımız ve diğer eylemlerimizle ilgili olarak hemen hemen her gün yazdık. Dünyanın direniş güçleri bizim direnişimizle ilgili ayrıntılı bilgi ve deneyim edinme şansına sahip oldular. Bildirilerimizi ve taleplerimizi yeniden güncellediğimiz bildirimizi bastık ve gerçekleştirdiğimiz eylemlerde bu bildirileri hem dağıttık ve hem de mikrofonlardan okuduk. Bunun yanında çeşitli röportajlar verdik. Bu röportajlarda biz direnişimizin nedenini ve nasıl gerçekleştiğini, neleri hedeflediğimizi anlattık. Bir çok televizyon ve radyoda, televizyonlarda, radyolarda bu röportajlar yayınlandı.

Direnişimizin insanları nasıl bilinçlendirdiğini gözlemlemek mümkündür. Bu günkü toplantımıza burjuva görüntülü bir insan geldi ve bizimle ilgili kendi parlementer partisi ve kurumu aracılığıyla talk şov gibi bir şey yapacağını söyledi. Arkadaşlarımız buna sert bir tepki gösterdiler. Birincisi böyle bir şeyi bizim görüşümüze ve onayımıza başvurmadan böyle bir şey yapma hakkının kendisinde olmadığı vurgulandı. Politikacıların buraya gelip talk şov yapmasına kesinlikle izin vermeyeceğimizi söyledik. Kendimizi böyle bir şovda nesne olarak kullandırtmayacağımızı kendisine ifade ettik. Bu güne kadar politikacıların bizimle ilgili söyledikleri sözlerin hiç bir anlam ifade etmediğini yaşadık ve gördük. Bu nedenle bizim üzerimizden kimsenin politika yapmasına ve bizim direnişimizi kullanmaya kalkmasına onay ve izin vermeyeceğiz. Bu konuyla ilgili olarak her kes hemen hemen görüş birliğindeydi. Fakat bazı arkadaşlar parlamentodaki merkez partilerinden birinin bizim mücadele verdiğimiz yasaları çıkaran parti olduğunu bilmiyorlar.

Finans komitesiyle ilgili çok sayıda eleştiriler vardı. Finans işlerinin şeffaf olmadığına dair eleştiriler vardı. Bu eleştirileri getiren insanlardan finans komitesine yerleştirdik ve bu şekilde işlerin daha şeffaf yürümesi için belli adımları atmış olduk. Ancak sorunları bütünüyle çözdüğümüz söylenemez.

Evet sınıf mücadeleleri tarihinden biliyoruz ki, sınıflı kapitalist toplumda para işleri hiç bir zaman çözülemeyecektir. Ama her şeye rağmen kendisini hiçbir maddi çıkar gözetmeden mücadeleye adayanlar, dünyanın her yerinde olduğu gibi işin bütün bedelini ödüyor. Tarih de her zaman kendisini çıkar gözetmeden mücadeleye adayanların onur sayfasına kayıt düşüyor. Yalnızca kişisel çıkarlar için, uzakta durup kendilerini mücadeleye katmadan menfaat sağlayanlar da tarihin kara sayfalarında yerlerini alıyorlar. Onlar, hiçbir zahmete katlanmadan, ellerini sıcak sudan soğuk suya sokmadan bizim sırtımızdan maddi çıkar sağlayanlar; bizim ödediğimiz bedellerin onuru altında ezilecekler.

Biz, en alttakiler olarak hile bilmiyoruz. Hukuk bilmiyoruz, kural bilmiyoruz. Kendimizi hiç bir hesap yapmadan mücadelenin ateşine atıyoruz. Bu uzun erimli mücadele içinde çok hile ve yalanla karşılaşıyoruz. Ama bizim hile bilmez kafalarımız farkına vardığında korkunç bir ateşle o yalan ve hilecileri eritecektir.

Her şeye rağmen mücadelemiz devam ediyor. Her zaman karışıklıklar içinde birileri en alttan sessiz ve sedasız olarak mücadelenin zahmetlerine katlanarak direnişi devam ettirir. Bugün bizim omuzlarımızda sadece mücadele var. Bunun dışındaki yalan ve hileler bizim algı alanımızın dışında bulunuyor.

Direnişimizin bir çok yönü var. Her zaman ve her koşul altında her olgunun pozitif ve negatif yanları vardır. Çelişki kaçınılmazdır. Olumlu olanla olumsuz olan her zaman bir arada ve mücadele içinde bulunuyor. Çelişki ve çatışma gelişmenin dinamiğidir. Bu iki yön her zaman olacaktır. Ama biz mücadele ve direniş yapanlar her zaman için olumlu olanı alıp geliştirmek istiyoruz. Olumsuz olan yanlar da gene bizim deneyimlerimiz arasında yerlerini alacaktır.

Finans grubu ile ilgili sorunları çözmenin bir kaç yolu var. Ya bu grubu tamamen değiştireceğiz. Ya da tüm para işleyişlerini makbuz ve belgelere bağlayarak muğlaklıkları ve şeffaf olmayan yanları gidermeye çalışacağız.
Bizim her koşul altında mücadeleyi ve direnişi devam ettiriyor olmamız başarı sayılmalıdır.

Bu günkü toplantımız da çok uzadı ve ayaklarımız üşümeye başladı. Ayaklar üşüdüğü zaman insanın vücudunun bütün bölgeleri olumsuz etkileniyor. Boğazımız iltihaplanıyor. Eylem yaptığımız zaman ayaklarımız ısınıyor. Eyem bizim bütün sorunlarımızı çözüyor. Bizi her zaman iyileştiren eylemleri gene yardıma çağırıyoruz. Yetiş ya eylem.


12.11.2012
Turgay Ulu
Berlin



Direnişimizin Sembolü Olan Sarı Bayrak Artık Yok




 
   
Sarı bir bez üzerine, fırçalı bir kalemle on dilde "özgürlük" yazan bayrağımız artık yok. Onun hikayesi ilginçtir. Osnabrück Bramsce mülteci kampında kalırken yapmıştım onu. Bramsche mülteci kampı şehirden uzak, eski Hollanda askerlerinin karargâhı olan bir kamptı. Kampın yönetimi ırkçı kişilerden seçilerek görevlendirilmişti. Burası insanların bıkıp gitmeleri için ne gerekiyorsa yapılmış bir kamptı. Bu kampta direniş örgütlemiştik. Bu zamanlarda bir yürüyüş yapmıştık ve o yürüyüş için pankart gerekliydi. Hemen yastık kılıfımı söktüm ve okula giden bir Kürt çocuktan kalem alarak on dilde "özgürlük" yazmıştım. Daha sonra transfer edildiğim Hannover şehrinde yeni bir bez bulup bu sloganları tekrar yazmıştım ve pankartın kenarlarını bir kadın arkadaş elleriyle dikerek sopa yeri yapmıştı. O günden sonra bu pankartı her yürüyüş ve direnişte taşıyordum.
    
Würzburg'tan Berlin'e yürürken de bu pankart elimdeydi. Bir ay boyunca o pankart hiç elimden düşmemişti. 600 kilometre boyunca bu pankart yürüyüşün simgesi olmuştu. Her gelen medya mensubu, bu pankartta yazan değişik dillerdeki sloganların anlamını soruyordu. Özgürlük yürüyüşümüzün emektar pankartıydı bu pankart. Ama o artık yok. Ondan geriye yalnızca küçük ve kırık bir sopa parçası kaldı. Ondan ayrılmış olmak çok üzücü. Çok alışmıştık birbirimize. İlginç bir kültürel şekillenme içinden gelmişiz. Bir şeye bağlandık mı ona aşırı bağlanıyoruz ve ondan bir türlü kopamıyoruz. Şimdi bir tarafım eksik kalmış gibi oldu. Elimde kalan küçük ve kırık sopa parçasına baktım gün boyunca. Mutfak çadırına geldiğimde yeniden kendimi boşlukta hissettim. Çünkü her gün çadırın kenarında dalgalanan pankartı gördüğümde coşkulanıyordum. Bu akşam onu yerinde göremedim ve elimdeki kırık sopa parçasını onun yerine astım.
    
Bu sabah bir Alman devrimci ile karşılıklı röportaj ya da sohbet diyebileceğimiz bir buluşma gerçekleştirdik. Birbirimizin hapis yıllarını ya da mücadele yaşamını öğrendik. Deney alışverişinde bulunduk. Türkiye'deki yetmiş bir devrimci çıkışıyla Almanya'daki radikal devrimci çıkışı hakkındaki benzer ve benzemeyen özellikleri değerlendirdik. İlginç benzerlikler ve farklılıklar var. Daha sonra başka bir yazıda bu deneyimleri ele almak daha uygun olacaktır. Bu yazı içinde farklı olan o deneyimi aktarmak her halde uygun olmayacaktır. Yaşlanmış olmasına rağmen bu Alman devrimcisi coşkusunu ve devrimci niteliğini yitirmemiş. Böyle insanları görünce insanın ümidi ve coşkusu artıyor. Sade ve alçak gönüllü bir duruşu var. Saygılı ve birikimli olduğunu hemen anlayabilirsiniz. Konuşmalarında hep politik deneyim aktarma kaygısıyla hareket ediyordu. Bazı ayrıntıları anlatırken sanki o anları yeniden yaşıyormuş gibi davranıyordu. Onunla bir tercüman aracılığıyla görüştük. Konuşmamız yeterince doyurucu olmadı. Bir kez daha buluşmak üzere vedalaşmak durumunda kaldık.
    
Öğlenden sonra da Brandenburg'ta faşist bir grubun sokağa çıkmasını protesto için meydana gittik. Irkçı faşist grup mültecilerin yalan söylediğini içeren sloganlarla gelmişlerdi. Sayıları fazla değildi. Megafon ve pankartlarımızla alana girdik. Bizim girişimiz hemen dikkat çekti. Sayımız faşistlerinkinden kat be kat fazlaydı ama bizim kitlemiz de her zamanki kadar kalabalık değildi. Politik parti ve gruplar da kendi pankart ve bayrakları ile gelmişlerdi ama onların pankartlarının ardında pek kalabalık insanlar yoktu. Bayraklar sanki birer simge gibi duruyorlardı. Sayılardan söz açılmışken, geçen gün gerçekleştirdiğimiz Türkiye hapishanelerindeki açlık grevleriyle dayanışma eylemindeki kitlenin sayısını eksik yazmışız. Biz bin kişi diye yazdık ama orada en az üçbin kişi vardı. Biraz sorduğumuz insanların tahmin yetersizliği bizi yanıltmış oldu. Bugün tekrar o gün birlikte eylem yaptığımız arkadaşlarla sayılar üzerine bir sohbet gerçekleştirdik ve şimdi bu hatayı düzeltmiş olalım. O yürüyüşte üç bin kişi vardı.
    
Bugün Brandenburger Tor'da faşistleri protesto ederken onlarla bizim aramıza polis arabaları bir barikat kurdular. Eylemin ilerleyen saatlerinde polis yürüyüşün bir kenarından bir arkadaşı gözaltına almaya kalkıştı ve biz hemen olay yerine doğru hareketlendik. Bazı arkadaşlarımızı yere yatırıp kollarını büküyorlardı. Hemen kenetlendik ve onları götürmelerini engellemeye çalıştık. Bir arkadaşı polis otosuna aldılar ve biz kol kola girerek otonun ilerlemesini engellemeye çalıştık. Bu sırada polisler bizi iteklemeye ve bize vurmaya başladılar. Sarı pankart elimdeydi. Polisin biri beni göğsümden arkaya doğru iteklerken diğeri de elimdeki pankartı çekiştirmeye başladı. Ben pankartı sıkıca tutuyordum ve polis pankart sopasını bükmeye çalıştı. Bu sırada pankartın takılı olduğu sopa karıldı. Pankart polisin elinde kaldı. Kırık sopa benim elimde kaldı. Çok uğraştım pankartı almak için ama olmadı işte. Marşımızın sembolü olan pankartla böyle bir anda hüzünlüce vedalaşmak zorunda kaldık. O polise çok öfkelendim. Bu sırada kol kola girdiğimiz iri yarı arkadaşın ayakkabısının altı patladı ve kocaman ayağı ayakkabıdan dışarı çıktı.




Bir süre arkadaşımızın götürülmesini önlemeye çalıştık ama onları götürmelerini engelleyemedik. Dört arkadaşımız göz altına alındı. Bir arkadaşı da elinde megafon olduğu için göz altına aldılar ama onu hemen bıraktılar. Yürüyüşü izinsiz yaptığımız için o arkadaşa para cezası verip bıraktılar. Diğer göz altında olan arkadaşları bırakmaları için Moabit hapishanesinin önüne gene yürüyüş düzenlendi ama ben buraya gidemedim çünkü Oranien Platz'daki direniş çadırlarımızda bir Çek televizyonu ekibi benimle röportaj yapmak için bekliyorlardı. Onlarla röportaj yapmak için biz arkadaşlarımızdan ayrılmak zorunda kaldık. Bindiğimiz otobüste gözaltındaki arkadaşların durumundan haberdar olmak için yaptığımız telefon bağlantılarından dolayı ineceğimiz yeri unuttuk ve arkadaşta yalnızca beş Euro vardı. Bir taksiciye bizi bu beş euro ile Oranien Platz'a götürüp götürmeyeceğini sorduk. Türkiyeli olan şoför itiraz etmedi ve bizi oraya kadar götürdü. Direnişimizin nasıl gittiği üzerine de bizlere sorular sordu.
    
Alman bir tercüman aracılığıyla bu televizyon kanalıyla röportajımızı yaptık. Zaten uzun bir röportaj olmadı. Bunlar merkezi bir televizyon kanalıymış. Dün gelip bilgilendirme çadırından beni sormuşlar ve Bugün için buluşma saati vermişlerdi. Onlarla buluşup istedikleri soruları cevapladık.
    
Bugün, içine küçük bir kitaplık yaptığımız internet çadırındaki kitapların biraz nemlendiğini farkettik ve bu kitapların bir kısmını yakındaki bir eve götürdük.
    
Önümüzdeki Cuma günü bizimle dayanışmak için bir cafede gene dayanışma konseri yapacaklar ve beni konuşmacı olarak çağırdılar. Bu konseri düzenleyen bir Yunanlı arkadaş. Benim de bir süre Yunanistan'da kaldığımı duyunca biraz şaşırdı. Bir de dolmeçer bulmuş benim için ve beni direniş çadırlarımızın bulunduğu yerden alıp o cafeye götürecek. Ben de direnişimiz hakkında insanları bilgilendiren bir konuşma yapacağım ve onların sorularını yanıtlayacağım.

Bugün sarı bayrağımı kaybettim. Faşist polisler onu büküp aldılar. Yeni bir sarı bez bulup aynı şekilde, on dilde "özgürlük" yazan yeni bir bayrak yapayım diye düşünüyorum. Ama o, bir başkaydı. Onunla aylarca birlikte yürümüştük ve buradaki tüm eylemlerde de yerini almıştı. Herkes onu tanıyordu artık. Mutfak çadırında sürekli dalgalanıyordu. Bazen ıslanmış olsa da yazıları silinmiyordu. Yağmur suları onu temizliyordu. Böylece her yağmurdan sonra temiz ve parıltılı bir görünüm kazanıyordu.

Sarı bayrağımı polis kırıp aldığında içim burkuldu. Aynı duyguları hapishanede yaşamıştım. Betondan başka bir şey olmayan F tipi izolasyon hapishanesinde çayın posasını bekleterek ona elma ve ya liman çekirdeği ekiyordum ve bir süre sonra bunlar filizleniyordu. Ama arama günü geldiğinde gardiyanlar bu çiçeği alıp götürüyorlardı. Her gün sulayıp baktığım çiçek birden kaybolunca hüzünleniyordum ve aynı zamanda kinleniyordum. Onlar çiçeğimi alır almaz ben tekrar çay posasına limon ya da elma çekirdeği ekiyordum.

Direnişimizin simgesi olan sarı bayrak polis tarafından kırılıp alındıktan sonra kampa döndüğümüzde herkes bayrağın nerede olduğunu sordu. Soran arkadaşlara elimdeki kırık sopayı göstererek bayrağın başına gelenleri anlattım. Bayrağı mutfak çadırındaki yerinde asılı görmeye alışmış olanlar bana gelip sordular. Hepsine anlattım ve onlar da çok üzüldüler. Zira bu bayrak nice ormanlar, şehirler ve köyler geçerek Berlin'e bizimle birlikte gelmişti. Bazen başka hiç bir pankartımız olmadığı halde bu bayrak mutlaka omzumdaki yerinde dururdu. Yağmur ve ya soğuk bile onu omzumdan indiremezdi. Bazı soğuk havalarda mont almazdım ama sarı bayrağı mutlaka omzuma atardım.

     Bugün Oury Jalloh davasının duruşması vardı. Dün bir grup arkadaş oraya gitmişti. Bir gün orada bulunan bir meydanı işgal ettiler ve gece orada çadırda kaldılar. Bugün mahkeme görüldü. Önce Dessau'da beklediler ve Bugün de Magdeburg'da beklediler. Oury Jalloh Dessau'daki bir hapishanede yakılarak öldürülmüştü. Polis onun kendisini yaktığını söylemişti. Ama hapishaneye çakmak gibi yangın çıkarabilecek hiç bir madde alınmıyordu. Oury Jalloh o zaman yeni gözaltına alınmıştı ve yanındaki her türlü malzemeye polis tarafından el konulmuştu. Onların mahkemeleri suçluları yargılamaz, yalnızca mücadele edenleri yargılarlar ya da katlederler. Ama biz kendi mahkemelerimizi kurmaya hazırlanıyoruz. Tüm suçluları bu mahkemelerde yargılayacağız. Oury Jallah'un katilleri de bu mahkemede yargılanacaklar.


13.11.2012
Turgay UlU
Berlin

    
  
Genel Grev Ve Yeni Eylem Planlarımız






Berlin'deki direniş çadırlarımızdaki hayatı ve eylemlerimizi yeniden organize etmeye başladık. Önümüzdeki ayın başlarında Rostok'ta eylemler gerçekleştirmeyi düşünüyoruz. Rostok'taki eyleme buradan otobüs tutarak gitmeyi düşünüyoruz. Eylemlerden birisi Aralık'ın 1'inde olacak. Diğeri de ayın 5'inde olacak. Bu eylemlerin ikisine de katılmak istiyoruz. Rostok'taki eylem katliamı protesto eylemi olacak ve diğer eylem de mülteci kamplarının ziyarati biçiminde olacak. Biz ikisine de katılmak istiyoruz. Bundan başka polis şiddetine karşı bir kampanya örgütlemek istiyoruz.

Bugün tüm Avrupa çapında genel grev günüydü. Almanya'da da bu gündemle ilgili olarak Brandenburger Tor'da bir yürüyüş gerçekleştirdik. Biz de Oranienplatz'daki direniş çadırlarımızdan yürüyüşün yapılacağı alana gittik. Avrupa çapında genel bir grev kararı olmasına karşın Almanya'da ciddi bir kalabalık toplanmamıştı. Bizim örgütlediğimiz eylemlerle kıyaslandığında hem kitlesel olarak çok düşüktü ve hem de coşku ve militanlık açısından oldukça zayıftı. Eyleme çok sayıda grup katılmıştı. DİE LİNKE, FAU, İGM, DGM, MLPD, DKP, 4.Enternasyonal, Attak vb. gibi çok sayıda grup ve parti imzalı katılımlar vardı. En kalabalık kitlesi olan Die Linke idi, onu takiben Fau vardıl. Ama bunların sayısı çok azdı. Müzik eşliğinde yürüyüş yapıp bitirildi. Ayrıca eylemde Türkiyeli devrimci grupların kurmuş olduğu Bedep de vardı.

Genel grevler söz konusu olduğunda Avrupa ülkeleri içinde Almanya en arka sırada geliyor. İspanya, Portekiz, Yunanistan ve Fransa gibi ülkelerde nispeten daha kitlesel ve militan eylemler oluyor. Ama Almanya'da böyle bir manzaraya tanık olmak pek olanaklı değil.

Bugün Avrupa çapında eylemler gerçekleşti. En etkili eylemler başta İspanya, Portekiz, İtalya ve Yunanistan'da gerçekleşti. İspanya ve İtalya'da yaşanan çatışmalarda çok sayıda gösterici gözaltına alındı. İspanya ve İtalya'da gerçekleştirilen genel grevde günlük yaşam önemli ölçüde felç oldu. Avrupa'da kemer sıkma politikalarına karşı işçiler ve emekçiler tepkilerini ve uyarılarını dile getirdiler.

Bizim büyük bir materyal çadırımız var. Burada çok sayıda giysi, yatak, ayakkabı gibi malzemeler var. Bu çadırın düzenlenmesiyle Brezilyalı emekçi bir arkadaşımız ilgileniyor. Kendisi mülteci olmamasına rağmen bu iş için tüm zamanını ayırıyor. Ancak bu çadırın kullanımında sorunlar var. İnsanlar içeri girip eşyaları karma karışık yapıyorlar. Bu eşyaları düzeltmek çok zor oluyor. Toplantımızda bu konuya dikkat edilmesi gerektiğini vurguladık. Direniş çadırlarımıza çok sayıda insan gelip gidiyor. Her kesin bu alanı dikkatli bir şekilde kullanmasını sağlamak pek mümkün olmuyor. Ama toplantılarımızda bu sorunları işliyoruz ve pratikte de insanlar buranın işleyişi için çalıştıklarında diğer insanlara da örnek oluyor ve işleri bu şekilde teori ve pratik biçimde yürütmeye çalışıyoruz.

Direniş alanımızda çeşitli sorunlar oluyor. Ama hiç bir direniş sorunsuz olmamıştır. Eğer bir harekette sorun yoksa, o hareket hiç bir şey yapmıyor demektir. Çünkü yalnızca ölüler hata yapma şansına sahip değillerdir. Yaşayan bir organizma her zaman için hata yapma ile yüz yüze kalabilir. Hele söz konusu mücadele eden bir hareketse hata yapmak her zaman mümkündür. Önemli olan bu sorunların çözüm yöntemlerini geliştirerek ele almaktır.

Brandenburger Tor'da yeni bir kritik aşamanın eşiğindeler arkadaşlar. Bir grup arkadaş yarın açlık grevine başlamayı düşünüyor. Daha önce başladılar ve yedi gün sonra bıraktılar. Şimdi hepsi değil ama bir kısmı yarın yeniden açlık grevine başlamayı düşünüyor. Eyem yöntemlerindeki bu dalgalanmalar ve kırılmalar bizim güçlü çıkışımızı dizginleyen bir rol oynuyor. Destek kitlemizi olumsuz yönde etkileyebiliyor.

Bugün genel grev için düzenlenen yürüyüşe mülteci olmayan bir arkadaş ile birlikte gittik. Arkadaş uzun süre hapiste yatmış olanlarda sıkça rastlanan aşırı konuşma özelliğine sahip. Kısa bir zaman diliminde her şeyi anlatmaya çalıştı neredeyse. Kendisi Yugoslavya'daki savaşı görmüş. Diğer yandan çocukken bir hastalık geçirmiş ve kendisinde belli ölçüde astım var. Eylem yerine gidinceye kadar hiç durmadan konuştu.

Türkiye hapishanelerindeki açlık grevleri devam ediyor. Açlık grevi direnişine katılım sayısı artıyor. Dışardan da katılanlar var bu açlık grevine. Parlamentodaki milletvekillerinden bazıları da açlık grevine başlamış bulunuyor. Bir kısım milletvekili süresiz ve dönüşümsüz açlık grevine başladılar. Avrupa'nın değişik ülkelerinde de açlık grevleriyle ilgili çok sayıda eylemler gerçekleştiriliyor. Bazı ülkelerde bir yerler işgal ediliyor.

LGBT organizasyonu aktivistleri daha önce bizim yürüyüşlerde pankart açılıp açılmadığını sordular. Eylemlere kendi pankartlarıyla katılmış oldular. Daha sonra bu arkadaşlar bir çalışma yapmak istediklerini söylediler. Çadırlardan birine bu konu üzerine bir çalışma atölyesi kurmayı önerdiler. Kimse bu istek ve öneriye karşı çıkmadı.


14.11.2012
Turgay Ulu
Berlin



 Yan Massilo






Oranienplatz'daki direniş çadırlarımızda hayat devam ediyor. Şu anda mutfak çadırında oturmuşuz. “Yan Massilo” şarkısını söylüyoruz. Bu şarkıyı Yunanistan Soufli karakolunda kalırken söylüyorduk. Arapça bir şarkı, bu şarkı mültecilerin kaldıkları hapishanelerde ya da mülteci kamplarında toplu halde en çok söylenen şarkılardan birisi. Son günlerde Arap coğrafyasından aramıza katılan arkadaşların sayısı arttığı için bu şarkı sık sık söylenir oldu. Böylece ortak söylemekte olduğumuz Çav Bella gibi şarkıların yanına yeni bir şarkı daha eklemiş olduk.

Her direniş ortamı kendine özgü alışkanlıklar oluşturuyor. Kimse birbirinin dilini tam olarak anlayamasa bile ortak yapılan şeylerin sayısı artıyor. Günlük yaşamda belli hareketler, selamlaşmalar ortak hareket ve sözlerle yapılıyor.

Dünkü toplantı sırasında benim için çeviri yapan arkadaşın teyzesinin ölüm haberini aldık. Hepimiz çok üzüldük. Ölüm gerçeği bir kez daha bilincimizde tazelendi. Her canlının belli bir yaşama süresi var. Bu dünyada hiç birimiz sonsuza kadar mevcut halimizle yaşamayacağız. İnsan sürekli bu gerçekliği bilincinde taşımalıdır. Yaşamını düzenlerken ve geleceği planlarken bu zaman sorununu dikkate almak zorundadır.

Mücadele içinde gerileyen, yorulan arkadaşlarımız her zaman olmuştur ve şimdi de oluyor. Direnişimizde başından beri yer alan arkadaşlardan bazıları artık yoruldular ve geri çekildiler. İnsan uzun bir süre birlikte yürüdüğü, mücadele ettiği arkadaşını geri çekilmiş bir halde görünce üzülüyor ve onları özlüyor. Ama bu bir gerçeklik... Bu duruma alışmamız gerekir. Esas olan hareketin kendisidir ve her zaman hareket vardır. Hareketin içinde kişilerin önemli ve bazen belirleyici rolü vardır. Ama kişiler her zaman aynı performansla hareket edemiyor. Bir grup arkadaşımız mücadelemiz boyunca ortaya çıkan sorunlarla boğuşmaktan yoruldular ve geri çekilmeyi tercih ettiler. Aynı zamanda direniş alanımıza yeni katılımlar oldu. Böylece hareket kendi kendisini tamamlıyor. Gidenler de oluyor, gelenler de oluyor.

Bir grup arkadaşın geri çekilmesinde, yapılan taktik hataların önemli bir payı bulunuyor. Taktik olarak hatalı bir çıkış yapıldığında geri dönmek ya da başka bir taktiği denemek oldukça zor oluyor. Çünkü buradaki arkadaşlarımızın politik mücadele deneyimleri fazla bulunmuyor. Bu tip durumlarda söylediğimiz bir söz var: "Eğer olmadıysa yeniden dene" diyoruz. Her deneme bir öncekinin aynısı olmaz. Ama denemeden yanlış ve doğru taktiğin ne olduğunu anlamak olanaksızdır. Mücadele uzun bir iş, soluğunu buna göre ayarlamaz isen bir yerde tökezlemen kaçınılmaz oluyor.

Aldığımız bir habere göre, Berlin'e bağlı olan bir mülteci kampından toplam 12 kişinin sınır dışı edilme kararı gelmiş. Bu insanları nasıl koruma altına alabileceğimiz üzerine kafa yoruyoruz şimdi. Onları direniş çadırlarımıza getirirsek polis bahane yapabilir. Onları başlangıçta kiliseye yerleştirmeyi düşünüyoruz. Kiliseye müdahale edemiyorlar. Bir süre orada kalabilmelerini sağlarsak zamanla başka nasıl alternatifler yaratabileceğimizi düşünmeye ve bulmaya fırsat bulmuş olacağız.

Bugün başka bir Almanyalı devrimciyle daha görüşme-röportaj yaptık. Bunları ayrı yazılar biçiminde yazmayı düşünüyorum. O da kendi mücadele ve hapishane deneyimini aktardı. Benim mücadele ve hapishame deneyimimi dikkatle dinledi. Böylece birbirimizin deneyimlerini direk birinci ağızdan dinleme şansına sahip olduk.

Bugün Berlin'de yaşayan eskiden tanışık olduğumuz devrimci arkadaşlarla bir Hintlinin yerine gittik. Hint yemeklerinden söylediler arkadaşlar. Burada arkadaşlarla, daha öncesinde de fırsat buldukça yaptığımız gibi örgütlenme, yöntem gibi konular üzerine genel sohbet ve fikir alışverişinde bulunduk. Almanya'daki devrimci gruplar üzerine konuştuk. Daha sonra Türkiye'deki devrimci ortam üzerine sohbetler ettik. Hemen hemen tüm ülkelerde pratik mücadelenin öne çıkma dönemleri aynı tarihlere denk geliyor. Her grup kendi söylediğini yeni söylenmiş söz olarak görme eğilimi taşıyor. Oysa aynı şeyin daha önceleri başka grup ve kişiler söylemiştir, gruplar kendi dışlarına kapalı bir algılama içinde oldukları için başka grup ve kişilerin söylemelrini öğrenme zahmetine katlanmıyorlar. Ya da kendisini bir kere en iyi ve en doğru gördükleri için, kendihlerinin dışındaki grupların da doğru ve daha ileri şeyler söyleyebileceklerini düşünemiyorlar.

Devrimci hareket teorik ve pratik olarak ciddi bir krizin içindedir. Bu gerçekliği tespit ettikten sonra bu durumun nasıl aşılabileceği üzerine kafa yormak gerekiyor. Bir bütün olarak bu güne kadar gelmiş olan kültür ve hareket tarzının tamamıyla değişmesi gerekir. Her kesin söz ve yetki hakkına sahip olduğu bir tarzı tüm zorluklara rağmen elde tutmaya çalışıyoruz.


15.11.2012
Turgay Ulu
Berlin



Dayanışma – Solidarite






Würzburg'tan Berlin'e kadar gerçekleştirmiş olduğumuz özgürlük yürüyüşünde toplumun duyarlı kesimlerinin desteğini aldık. Özellikle Almanyalı antikapitalist ve antifaşist grupların desteğini aldık. Bizimle birlikte yürüyenler de oldu. Çoğunluğu her türlü işlerde görev alıp yaptılar. Şimdi Berlin'deyiz ve burada da dayanışma faaliyetleri devam ediyor.

Direniş çadırlarımızın alt yapısından teknik işleyişine kadar tüm işler dayanışma içinde yerine getiriliyor. Burada ihtiyaç duyulan malzemeler çevre sakinleri tarafından karşılanıyor.

Son günlerde çeşitli dernek, cafe ya da diğer kurumlar tarafından direnişimizle dayanışmak için çeşitli etkinlikler düzenleniyor. Bu etkinliklerde biz de direnişimizin amaçları hakkında bilgilendirme konuşmaları yapıyoruz.

Berlin'e yakın bir kamptan sınır dışı edilecek olan aileleri alıp buraya getirdik. Kilise ile de konuştuk. Ailelerden bazıları burada kalmak istemediler. Bazıları da kilisede kalmak istemediler. Bir kısmı Sırbistan'a gitmeye gönüllü. Bir kısmı ise ne yapacağını ve nasıl yapacağnı bilmiyor. Onların istekleri ve kararları doğrultusunda biz gerekli dayanışmayı göstereceğiz. Önce onların ne yapmaları konusunda karar vermeleri gerekiyor.

Direniş alanımızı hem altyapısal olarak ve hem de işleyiş açısından yeniden inşa etme çalışmalarımız devam ediyor. Bugün bir grup arkadaşla birlikte, buraya yakın bir yerde kurulan pazara gittik. Orada tahtalar varmış, o tahtaları çadırların zeminine koyacağız ki kış bizi soğuktan korusun. Esnaflardan bazıları bize tahtalarını verdiler. Onları sokağın bir yerine topladık. Daha sonra arkadaşlar arabayla o tahtaları alıp buraya getirdiler. Çadırların altına bu tahtaları koyuyoruz, yanlarına da izomat türü şeyler çekiyoruz ki soğuğu yalıtsınlar.

Bu aralar Berlin'de çok sık bir biçimde eylemler gerçekleşiyor. Bu eylemler de biz de yerimizi alıyoruz. Bugün Filistin'le dayanışma eylemi vardı. Bir grup arkadaş oraya gittiler. Ayrıca her gün Türkiye hapishanelerindeki açlık grevleriyle dayanışma eylemleri oluyor. Yarın kadınların şiddete karşı yürüyüşleri olacak. Bu akşam iki yerde bizim direnişle dayanışmak için konser türü etkinlikler düzenlenecek. Bu etkinliklerde biz gidip konuşmalar yapacağız.

Akşam saatinde, bizim direniş çadırlarımızın bulunduğu Oranienplatz'a biraz uzak olan bir mahallede bizim direnişle dayanışmak için düzenlenen etkinliğe gittik. Birkaç gün önce bizim çadırların bulunduğu yere Yunanistanlı bir bayan arkadaş geldi ve kendilerinin bir cafede dayanışma etkinliği düzenlemek istediklerini söyledi. Bizden de bir kaç kişinin bu etkinlikte konuşmamızı istedi. Bu akşam arkadaş gelip bizi aldı. Önce, tüm çalışanları bayanlardan oluşan bu cafede hazırlanmış olan vejeteryan yemeklerinden yedik. Daha sonra, özgürlük yürüyüşümüz boyunca çekilmiş olan uzun belgesel filmi izledik. Ama filmden önce biz direnişimizle ilgili olarak konuşmalar yaptık. Soruları yanıtladık. Filmi çekmiş olan arkadaşımız filmi nasıl çektiğini anlattı.

Biz konuşma yaparken ilginç bir şey oldu. Cafenin oturma bölümünden bir karmaşa sesi duyuldu ve biz öğrendik ki birileri kasadaki paraları çalmış. Cafe çalışanları burada toplanan parayı bizim direnişe vereceklerdi ama kasadaki para çalındı. Bu olay için sadece duyuru yapıldı. Polise haber verilmedi. Biz, kaldığımız yerden konuşmaları yapmaya devam ettik. Filmden sonra da arkadaşlarla sohbetler yaptık. Yunanistanlı arkadaşlar, Yunanistan'daki tutukluluk ve diğer olayları merak ediyorlardı. Yunanistan'ın mimari yapısı, tarihi ve mücadelesi üzerine sohbetler gerçekleştirdik.

Arkadaşlar özgürlük yürüyüşünü nasıl örgütlediğimizi sordular. Kendi aramızda nasıl kontak kurduğumuzu ve nasıl organize olduğumuzu sordular. Diğer yandan kapitalizm karşısında nasıl bir mücadele ve sistem modeli düşündüğümüzü sordular. Onların sorularını, onların durununa uygun bir şekilde açıklamaya çalıştık. Böyle bir direnişi örgütlemiş olmamıza saygılarını ifade ettiler. Diğer yandan bu direnişe nasıl destek olabileceklerini sordular.

Cafedeki etkinliklerimizi bitirdikten sonra komün biçiminde yaşanılan eve geldik. Evde ortak bir hayat sürdürüyor arkadaşlar. Her birisi farklı bir ülkeden gelmişler. İçlerinde Türkiyeli, Arjantinli, Uruguaylı insanlar vardı. Biz de onların mücadele deneyimlerini dinledik. Bazılarının babaları devrimci olduklarından dolayı hapislerde kalmışlar. Bazılarının Türkiye'de sürmekte olan açlık grevlerinden haberleri var. Hapishanelerle ilgili sorular yönelttiler bizlere.

Bu akşam aynı saatlerde başka bir dernek daha bizimle dayanışma gecesi düzenlemişti. Oraya da başka arkadaşlar gittiler. Burası direniş çadırlarınıza daha yakın olduğu için çok sayıda arkadaşımız gitme imkânına sahipti. Bizim için biletleri ücretsiz yapmışlardı. Aynı saatlerde eylem komitesinin toplantısı vardı. Önümüzdeki planlamaları daha rahat gerçekleştirmek için gerekli iletişimin ya da telefon bağlantılarının sisteme bağlanması üzerine konuşmalar yapıldı.

Bugün bir bisiklet tamircisinde bulunan tahta ve yatakları alıp direniş çadırlarına getirdik. Mutfak ve diğer işlerde çalışmaları için bir isim listesi çıkarttık. Böylece her kes kendisini listede yazılan günde hazır edecek ve gerekli işleri yerine getirecek.
Bir yandan soğuklara karşı önlemler alırken, bir yandan da eylem hazırlıklarımızı sürdürüyoruz. Direnişimizin genel siyasal etkisini uluslararası alana nasıl daha etekili bir tarzda yansıtabileceğimiz üzerine kafa yoruyoruz.


16.11.2012
Turgay Ulu
Berlin



Kadına Yönelik Şiddeti Protesto Açlık Grevi Kilise






Protesto ve eylem gündemleriye yoğunlaşmış bir hafta sonu yaşıyoruz. Dün bizimle dayanışma etkinliği düzenleyen, sadece kadınlar tarafından işletilen kolektif kafedeki işlerimizi geç bir saatte bitirdik. Önceden de konuşmuş olduğumuz üzere, gece bir evde konakladık.

Türkçe bilen arkadaş alevi kökenli birisi, bu konu üzerine biraz sohbet ettik onunla. O da burada doğmuş ama hem Türkiye'deki genel siyasal durumu merak ediyor ve hem de buradaki durumu anlamak istiyor. Diğer yandan hayvan hakları üzerine çalışmalar yürütüyor. Söz konusu cafede etsiz köfte yapmayı planlıyorlardı. Et yememe ile alevilikteki düşünsel sistem arasındaki bağlantının nereden geldiği üzerine sohbet ettik. Hapishanede alevilik üzerine araştırma yaptığımı ve kolektif bir kitap yazdığımızı söylediğimde arkadaş sevindi. O da alevilikle ilgili bilgilerin çok karmaşık olduğundan yakınıyordu. Ona bozulmamış bilgileri Pir Sultan vb. şairlerin şiirlerinden öğrenebileceğini söyledim. Ayrıca son dönemlerde alevilikle ilgil çok sayıda kaynak üretilmiş durumda. Ama inceleyicinin elinde bilimsel bir metod olmayınca gerçek bilgilere ulaşmak pek kolay olmuyor.

Kolektif apartmanda gece geç yatmıştık. Etkinlik epeyce uzamıştı. Sabah saatlerinde Oranienplazt'dan bizi aradılar ve iki basın kuruluşundan bizimle röportaj yapmak isteyenlerin olduğunu haber verdiler. Biz de acele ile yola çıktık. Oranienplatz'ın girişinde bayan ve erkeklerden oluşan bir ekibin bizi beklediğini gördük. Ekipten birsi Brezilya'da yayın yapan solcu bir gazetenin muhabir ve çalışanlarıydı. Diğeri de Fransa'dan gelmiş olan "özgürlük radyosu" adlı bir radyoydu. Türkçe bilen bir Alman arkadaş çevirmen ihtiyacı olduğunda kendisini aramamı istemişti ve bu durumd hemen onu aradım. On dakika içinde arkadaş geldi. Biz röportajları erken bitirmek zorundaydık çünkü aynı saatlerde kadına yönelik şiddeti protesto içerikli bir eylem vardı.

Fransa'daki radyodan gelen arkadaşın yanında kâğıtsızlar hareketinden de bir arkadaş vardı. Kağıtsızlar hareketinden olan arkadaşı Würzburg'tan tanıyorduk. Biz özgürlük yürüyüşüne başlarken bizi desteklemek ve ilişki kurmak için gelmişti. Bugün de dünya sosyal forumunun gerçekleşeceği tarihte botlarla Sudan'a gitmek gibi bir öneri getirdiler. Akşam bu öneri üzerine tartışacağız.

Röportajlarda Brezilya ya da Fransa'daki duyarlı kesimlere neler yaptığımızı direnişimizin deneyimlerini aktarmaya çalıştık. Brezilya'dan gelen arkadaş günlük yazıları çok merak ettiğini ve eğer kitap olarak yayınlanacak olursa ve İngilizce ya da Almanca’ya çevrilirse hemen alıp okuyacağını söylüyordu.

Röportajları direniş çadırlarımızdaki ateşin başında yaptık. Bazen ateşten rahatsız edici dumanlar çıkıyordu ama bu dumanlar soğuğa tercih edilir. Hızla röportajları bitirdik ve tercüme yapan arkadaşla birlikte kadınlara karşı şiddete son isimli eyleme gittik. Beklenen kitle gelmemişti. Çok sayıda kurumun imzası bulunduğu halde getirilen kitle sayısı çok azdı. Almanyalı gruplardan pek katılım yoktu. Eylemin duyurusu iyi yapılmamıştı.

Kadınlarla birlikte yürüyerek kiracıların çadırlarının önüne geldik. Ancak kiracı çadırındakiler üzerinde açlık grevi yazan insanları çadırın bulunduğu mekânda istemediklerini söylediler. Kürt arkadaşlar da buna reaksiyon gösterdiler. Bir tartışma oldu alanda. Kiracı çadırlarındakiler burasının politik amaçlar için kullanılmak istendiğini söylediler. Daha fazla olumsuz bir görüntü ortaya çıkmasın diye eylemin bittiği açıklandı. Onlara Oranienplatz'daki direniş çadırlarımızın bulunduğu alana gelebileceklerini önerdim. Ancak bunun için yeniden yürüyüş izni alınması gerekiyordu ve eylem bitirildi. Ulusçu ve dinci refleksler Avrupa'nın merkezi ülkesi olan Almanya'da da benzer biçimde hükmünü sürdürmeye devam ediyor.

Dün sabah Brandenburg'taki arkadaşların bir kısmı yeniden açlık grevine başladılar. Aynı yerde Gazze saldırısını protesto eylemleri oluyor. Diğer yandan biz kadına karşı şiddeti protesto eylemini bitirdikten sonra, burada bulunan bir kilisede Türkiye hapishanelerindeki açlık grevi eylemleriyle dayanışmak için başlatılan dayanışma açlık grevi yapanları ziyaret ettik. Kilise bu duruma pek olumlu yaklaşmadı. Saat akşam 7'ye kadar kiliseyi boşaltmasalar polise başvuracaklarını söylediler. Tartışmalar devam ediyor.

Kilise yetkililerinin söylediği önce şantaj olarak yorumlandı ama daha sonra polis geldi. Kilise yetkilileri söylediklerini yapmış ve polisi çağırmışlardı. Benim durumum uygun olmadığı için arkadaşlar çıkmamın daha doğru olacağını söylediler. Zaten bu akşam bir buluşmamız var. Yeni insanlarla tanışacağız ve geçen gün görüşme yaptığımız arkadaşın doğum gününü kutlamış olacağız.

Kiliseler o romanlarda tanık olduğumuz kiliseler değil artık. Buralar da birer politik kurum durumundadır. Yalnızca buralarda polis müdahalesi için belli prosedürler var. Kilise yetkilileri açlık grevine başlayan arkadaşlar için camiye gitmeleri söyledi. Uzun bir tartışma oldu ancak kilise bu konuda geri adım atmadı.

Bu arada Bugün mobilize olmuş faşist kurumlar Berlin’de tur atıyorlar. Bir kısmı Brandenburg'ta gösteri yapacaklar bir kısmı da bazı mülteci kamplarının bulundukları yerlerde gösteri yapmayı planlıyorlar. Biz de bunları enğellemek için hazırlanıyoruz. Biz de gruplar halinde onları engellemek için harekete geçtik.

Bugün tam bir kar havası var Berlin'de. Ateşin başında bekliyoruz. Ama bir süre sonra insanın üstü başı duman kokmaya başlıyor. Biz belki bu kokuya alışıyoruz ama dışardan gelen birisi hemen bu duman kokusunu alıyor.


17.11.2012
Turgay Ulu
Berlin



Rostock Eylemine Hazırlık






5 Aralık ile 12 Aralık tarihleri arasında İçişleri Bakanları Konferansı olacak ve biz onları protesto etmek için 1 Aralık'ta Rostock tren istasyonunda bir protesto gösterisi düzenleyeceğiz. Bu eylemi yapmak için Oranienplatz'dan otobüs kaldıracağız.

İçişleri bakanlarının yapacakları konferansta bizim özgürlük yürüyüşü ve direnişimizde dile getirdiğimiz taleplerle ilgili hiç bir gündemleri bulunmuyor. Biz onların yaratmış olduğu özgürlüklerimizi kısıtlayıcı yasaları iptal etmelerini ve özgürlüklerimizin üzerinden ellerini çekmelerini isteyeceğiz. Bunun için bir bildiri kaleme aldık. Direnişimizdeki üç talebi tekrar gündeme taşımak istiyoruz. Mülteci kampları kapatılsın, sınır dışı etmeler durdurulsun ve eyalet dışına çıkma yasağı kaldırılsın biz bunu onların gündemine taşımak ve onları rahatsız etmek için elimizden gelen her türlü direnişi gerçekleştireceğiz.

Bu konu ile ilgili olarak kaleme aldığımız bildiriyi her kesin görüşlerine sunuyoruz. İnsanların eleştiri ve önerilerini dikkate alarak bildiriyi yeniden şekillendiriyoruz. Böylece tüm açıklamalarımız her kesin ortak görüşünü yansıtmaya devam ediyor.

Son bir kaç gündür Berlin'de hareketli günler yaşanıyor. Son günlerde Gazze saldırısını protesto eden çok sayıda gösteri oldu ve buna bizim direniş çadırlarımızdan da arkadaşlar gittiler. Diğer yandan bu hafta boyunca Berlin'deki faşist örgütlenmeler hep birlikte sokağa çıktılar ve mülteci direnişine karşı eylemler gerçekleştiriyorlar.

Bizler sokağa çıktığımızdan bu yana ırkçılar oturdukları yerlerinden kalktılar ve bizim sokaktaki özgürlük eylemimizi etkisizleştirmeye çalıştılar. Ama bunu şimdiye kadar başaramadılar. Çünkü bizim direnişimiz ve mücadelemiz sadece ırkçıları değil aynı zamanda ırkçılık karşıtı güçleri de harekete geçirdi. Böylece normal günlerde açığa çıkmayan tüm toplumsal duyarlılıkları biz açığa çıkartmış oluyoruz.

Son günlerde sık bir biçimde yaptığımız Türkiye hapishanelerinde süren açlık grevleriyle dayanışma eylemleri şu anda noktalandı. Son olarak bir kiliseyi işgal ettik ve orada arkadaşlar açlık grevi yapmaya başladılar ama aynı gün Apo ile kardeşinin yaptığı bir görüşmede Apo, açlık grevlerinin amacına ulaştığını ve açlık grevine son vermeleri çağrısında bulundu. Sorunun tüm muhatapları bu çağrıya tartışmasız uydular ve açlık grevleri sona erdi. Açlık grevlerinin üç talebi ile somut bir adım atmadı devlet. Sadece anadilde savunma ile ilgili bir düzenlemeye gitti. Ama bunu da gene geçersiz kılacak ayrıntılar eklediler. Anadilde savunma yapmak isteyen insanlar çevirmen paralarını kendileri öideyecek. Böylece devlet kendisini işin içinden sıyırmış oldu. Her şeye rağmen bu eylemler dünya çapında ciddi bir duyarlılık oluşturdu.

İsrail'in Gazze'ye gerçekleştirdiği saldırılar karşısında, Filistin'li gruplar aynı tutumu almadılar. Hamas ateşkes isteğini dile getirirken FHKC bu konuda aynı görüşte olmadığını açıkladı. Onlar direnişi devam ettirmekten yana görüş açıkladılar ve İsrail hedeflerine karşı top atışlarına devam etmek istediklerini ilan ettiler.

Direniş çadırlarımızın bir şekilde varlığının tehlikeye girme olasılığı karşısında alternatif planlarımız da bulunuyor. Ama şu anda direniş çadırlarımız normal varlığını sürdürmeye devam ediyor. Bir yandan eylemler örgütlemeye devam ederken bir yandan da basın ve yayın kuruluşlarında seslerimizi duyurmaya devam ediyoruz. Bugün bir Kürt basını bizimle röportaj yapmak istediğini bildirdi. Bize bir telefon numarası bıraktı. Uygun bir zamanda onlarla bir röportaj gerçekleştireceğiz.

Özgürlük yürüyüşümüze başlamadan önce Erfurt şehrinde düzenlediğimiz Break İsolation kampından oraya yakın olan Breitenvorbis mülteci kampına dün bayan arkadaşlar bir ziyaret düzenlediler. Orayla ilgili olarak bir kadın çalışması başlatılmıştı. Dün bir grup kadın arkadaş yeniden söz konusu kampa gittiler ve izolasyonu teşhir etmeye devam ettiler. Aynı zamanda kadınların mücadeleye daha aktif bir biçimde katılmaları için çaba harcamaya devam ettiler. Tüm bu çalışmaların toplamını hem kadın konferansına ve hem de mülteci halk mahkemesine taşımayı hedefliyoruz.
Bu arada Almanya'nın değişik kentlerinde ve bölgelerinde, direnişimizle ilgili olarak dayanışma eylemleri ve diğer etkinlikler yapılmaya devam ediyor.

Biz bu grupların hepsini tanımıyoruz bu nedenle grupların adlarını yazmıyoruz. Ama kapitalizme karşı eylem ve etkinlik gerçekleştirenlerle belki aynı zeminde durmuyor olabiliriz ama bu eylem ve etkinliklerde dayanışma içinde bulunmakta bir sakınca görmüyoruz. Eylem ve etkinliklerde bulunan grupların hepsinin aynı formata sahip olması gerekmez. Tüm grupların ortaklaştığı şey antikapitalist ve antifaşist olmaktır. Zaten diğer konularla ilgili grupların aynı görüşte olma şansı yok. Çünkü bu konularla ilgili teorik ve pratik olarak dünya devrimci hareketinin kafa karışıklığı devam ediyor. Net bir teori ve pratiğe sahip olabilmek için daha uzun bir zamana ihtiyacımız var.

Bugünkü toplantı çadırında LGBT örgütlenmesi de talep ve gündemlerini dile getirmişler. Bu konuda da direniş alanımızda bir açıklık oluşmuş oldu. Gündelik yaşamda insanlar rahatsız oldukları davranışları ortaya koyma ve çözme yöntemlerini dile getirdiler.

Gündelik pratik işlerimizi yerine getirirken bir yandan da direnişimizin geleceğe aktarılması için gerekli olan yazı gibi araçları da devreye sokmaya çalışıyoruz. Burada hazırlanmakta olan bir kitaba istedikleri yazıyı yazmaya başladım. Verilen sürenin bitmesine az bir zaman kaldı. Ama bir kere giriş yaptım artık arkası çorap söküğü gibi gelecektir.


18.11.2012
Turgay Ulu
Berlin




TURGAY ULU

DEVAM EDECEK...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder