Emeğin Sanatı E-Dergi 169. Sayı Yeni Kanalında

14 Nisan 2013 Pazar

B. KOÇAK: Acıları Yüreğe Gömdük—N. TIRPAN: Duy—R. KAFİYELER: Hayvanlar





ACILARI YÜREĞE GÖMDÜK



YÜKSEL ARSLAN


alabildiğine büyüdü kentler
seninle omuz omuza olmak isterdim
sokakların birinde
sesimiz gür
yüreklerimiz korkusuz
her haliyle doğal
bir bardak su
yarım ekmek
fazlası haram derdik
daha doğrusu
suyun ekmeğin fazlasını
sokak sokak pay ederdik

hey be memleket
göl durusu kutsal
gül kurusu hasret
dön diyor içimden bir ses
yiğitler yiğitti gerçekten
uykuları bölük pürçük
ne sevgiydi be
fark etmezdi büyük küçük
istanbul taksim olurdu
ankara tandoğan
akşamın sofrası zenginliğe hazır
işini yapmanın ferahlığı
soframızda bol kahkaha
yumruklanmış acı soğan

anlatamıyoruz ki şimdi
çok bilmiş tayfasına
düşmüşler bir hırsla
emperyal arkasına
ütopik sayılıyor düşlerimiz
çocuklar ana karnında proje
emek ter namus
global kavrama ters
robotlara özgürlüğe eyvallah
uçabiliyorsan uç
yeşert gönlündekini tek başına
toplum dediğin ne ki
dokunsan eline suç

yine depreşti hayallerim
ah ellerim vah ellerim
geçmişin doğallığını
ömür tarihinden nasıl silerim
arşınladık sokakları
yitik gençliğimizin peşinde
hiç eksilmedi karanlık
besledi darağaçlarını
yoldu yıllar saçlarımı
ak sakallılara döndük
iyi yaşadık kötü yaşadık
acıları yüreğe gömdük




BEKİR KOÇAK










DUY






Duy yüreğinde, biriktirme
gününde yaşa acılarını,
canında dursun sancıların,
ritmi bozulmasın,
et yiyen çarkların.
Gonca, güle dururken
duy acısını,
hançeri sapında biterken duy.
Bu gün, öyle gebe ki dünden
önce doğsun güne gülden.
Gece ölürken şafakla, duy,
ay, aymadan önce
al umudu koy koynuna
bize doğmuş bu bebekten…
Biçmeden hüznün yakamozlarını
özleme ömrünü, umut sarhoşluğunda
sevdaya virgül koymadan,
güle es geçme.
Soyunmadan siyahları,
sağ gecenin memesini,
sabahı üret...




NECİP TIRPAN










HAYVANLAR






Bu ırmağın akıntısında
Sürüklediğin saf ceylanlar var uçuruma.
Her yemi alan saf kuşlar var bu ormanda.
Var ki; var senin gibi her şeyi satan hayvanlar da.
Yoksa; nasıl kanar bu kuşlar bu ceylanlar
Senin yardım ayağıyla çok canlar alışına
Ve bu ırmağı, bu ormanı gönüllü adaletsizliğinle bulayışına.
Nasıl anlar ki saf ceylanlar ve saf kuşlar
Bu besberrak ırmağın suyunun aylar sonra akacağına cehennem gibi bir uçuruma
Ve bu yemyeşil ormanın yıllar sonra kül olacağına. 



RABSIZ KAFİYELER


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder