Akvaryumunun dışını bilmeyen balıklar gibi
Herkes kendi küçücük macerasını kanıyor
devasa sonsuzun
en izbe köşesinde
Bunu ben
Gece yarısı otobüsleriyle geçtiğim
Kentlerin ıssız sokaklarından öğrendim
………………………
Terkisine bindiğim
Atımı azat ettim
Bulut kara
Dağ kara
Ağıdıma köz bastım da yanarım
Düştüm karanlıkta
Erguvanı ezilmiş kentin
Yosma kaldırımlarına
Umudum yara yara
Hüznüm asi - bir başına
Bıraktım
Bir yaylanın
Uçurumlarında
Güttüğüm bulutları
Bıkmadım rüzgâr kovalamaktan
Lakin
Etim batar kendime
Senden kalan
Bütün dokunuşlar
Silinmeden
Yeminliyim
Ölmem
Bu deli hüzün sağanağı
Dinmeden
Dal kara
Yaprak kara
Sevda alanlarından
İsyanların dağlarından geldik
Dost hançeri
Puşt mermisi
Yar yarası
Baskınlar …
Alevler içinde tarih
Nere gitsek sürüklenir peşimizde
Çöller geçtik susuz
Zındanları türkülerle donattık
kurşun izi gövdemiz
Çok mu şimdi
Böylesi bir âlemin
Mutsuzu kesilmemiz
Ve aşklarda yenilmemiz
Çok mu böyle bir dünyada
Teslim olmasak da
Yenildik işte
Ay kara
Düş aydınlık…
ADNAN DURMAZ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder