Emeğin Sanatı E-Dergi 169. Sayı Yeni Kanalında

31 Aralık 2011 Cumartesi

ALİ ZİYA ÇAMUR: Gerze Direnişine Selam




GERZE DİRENİŞİNE SELAM

Her sabah bir kuşun kanadında evren
Sarılıyor insana, çarparken şafağın yeli
Yüzsüzlerin yüzüne.

Duvarlarda kol geziyor yitikliğin uğultusu.
Dağlanmış bir çift göz gibi daralıyor pencereler.
Kısılan yüreklerde çırpınıyor korkusu yeşil yamaçların.
Kapanmış kapılarda terliyor öfke!
Derinliğin pususunda dirilen sular,
Bileyliyor dalgalarda sabrın yüzünü.

Boşanıyor zincirinden şafakla bir demet ışık,
Yürüyor üstüne üstüne,
Karanlığı biçip geçiyor.
Yatıyor bir yaralı aslan.
Paslanmışsa da tutkuları, gözleri iki namlu
Çekiyor yivlerine özlemlerini.

Gözlerinin karasında ürüyor uçurumlar,
Sarkıtlara teğet geçiyor resim.
Duvarda kan revan bir saz,
Taşıyor içine suskun gizini.
Irmaklar barikat kuruyor sise, gaza
Direniyor Gerze boğazındaki şiş’e.

Kıvrılan ve kıvırtılan hedeflerin izdüşümü
Vururken borsa duvarlarına,
Antenler kaşıyor umursamazlığı.
Bir gidip bir geliyor umudu dokuyan mekik,
Yürek sırçasından süzülen renkler,
Veriyor çözgülere asi kimlik.

Bahar sıyrılıyor kınından,
Tünellere sığınıyor geceler.
Ağdıkça gün yüzüne umudun ışkınları
Üşüyor kara yüzler.
Emek bahçelerinde başlıyor yeşil halay,
Küllere kapatıyor gökyüzünü umut ve direnç,
Karanlıktan azat kuşlar koşuyor güllere…

Gerze taraflarında sezaryen bir gaz, duman…
Tutuşan gün dönümünde ruhsatsız kazılar var.
Ateşin emdiği kan haramiler sofrasında…
Kara kefenler biçilirken halkın yüreğine,
Dişlerinden geçen zulüm takılıyor boğazına
Hortlatılan vampirin,
Korkunun saltanatı dökülüyor burnundan.
Ses sese zincirlenince kuruluyor köprüler
Yeni bir direnişe…

Baltaların yuvarlak ağzında aynı ipte iki cambaz,
Ses esnemekte, göğün can alıcı teninde,
Çürük maskelerin kulağından sarkmada karanlık yüzler.
Kanına aç bir el gibi zulüm dökülüyor kendi gayyasına…

Koyu bir depremin merkez üssünde kuduruyor gergedanlar.
Çöl ayazında insan sıcağının pankartı açılıyor alınlara,
Biliyoruz, ışıldayan buzda ıslanmaz adım.
Yangın kıvamında inancımız,
Dökülüyor dolarlı saltanatın kendi çukurlarına
Bükülüyor tek tek, kirli ellerin tırnaksız parmakları.

Korkulardan koparılmış bir takvim dayatıyor esnemeleri.
Suskun vadilerin heybeti gölgesinden kaynarsa da
İnsanoğlunun heybeti gölgesiz ışığından.
Savaşlardan dökülen görüntülerde
Çarklardan sıyrılıyor birer birer nasırlı eller.
Rahvan bir karanlığın kıyılarında,
Direniyor güçlü halk akıntısı külle, kirle yaşamaya.
Işıklar arasından süpürüyor tüm gölgeleri,
Gölgelerle maskelenmiş lekeleri süpürüyor,
Yeni bir çağın tan yeri oluyor Gerze!


ALİ ZİYA ÇAMUR





FOTOĞRAFLARIN KAYNAĞI: http://gerzelodos.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder