Emeğin Sanatı E-Dergi 169. Sayı Yeni Kanalında

31 Aralık 2011 Cumartesi

MERAL VURGUN: Düş vakti}{MELİH COŞKUN: Gece; Demir Bir Parmaklık...



DÜŞ VAKTİ
 

yas ormanlarından geçiyorum
vakit bir kara gece
ömrüm bir kuytu çığlık
yaşamaksa bilmece

kaybedildim alakızıl bir şafak
düş vakti
başımın üstünden parıl parıl
kayarken yıldızlar
anımsadım
bir yanımız eksik kalmış bir hikaye
bir yanımız deli taylar gibi dolu dizgin
keder yakışmazdı yüzümüze
zamanın koynunda
gümbür gümbür yüreklerimizle
ne kadar çocukmuşuz
öyle haylaz
mavi utku
bir asi macera
sevmişiz be canım
sevmişiz...

kaybedildim yokum artık
taş üstünde taşım
baş üstünde başım yok
yağmur bekleyen toprak gibiyim
yeşermez gülüm yaprağım
yıkık kentlerde aramayın izlerimi
çünkü ben bin yıllık bir kaçağım
heybemde mor bir yalnızlık taşırım
geçtiğim diyarlarda parmak izlerim
ele verir ideallerimi
bundandır esrik gezer sevdalı başım

gözlerimi yakan bu ateş
yüreğimde yatan ölü
aşk
canım koptu gitti tenimden
bırakmayın beni böyle bir başıma
zeytin yeşili bir narin umut
elleriniz uzansın elime
nerede düşersem
orada tutunacağım dallarınıza...

MERAL VURGUN 



 
GECE; DEMİR BİR PARMAKLIK...



Gece;
Demir bir parmaklık
Gece;
Karanlık kör bir zindan
Ellerinin sıcaklığı ve
Kış soğuğunda
Sımcıcak yuvamda portakal kokusu...

İşte böyledir
Bu topraklarda doğmak
İsyan kokan her şarkıda
Yemyeşil bir dalı kopartıp yüreğinin bahçesinden
Beyninin tam ortasına koymak.

Gece;
Talan
Gece;
Bitmek bilmeyen bir titremedir yurdumda,
Bacası tütmeyen soba
Ve susmaya yeminli bir ağızdır,

Gece;
Amansız bir hastalıktır
Karanlığından medet umarsın bir parça soluk alabilmek için
Ne bir gardiyan vardır ortalıkta
Ne kelepçe, ne zindan
Ama esir düşmüşsündür çoktan...


MELİH  COŞKUN
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder