KANAYAN YANIMDIR
-bu dağlar bizim dağlar
birbirine boy vermiş sıralı dağlar
nice padişahların fermanıdır ki
bu dağlara vurunca kırılır-
nice padişahların fermanıdır ki
bu dağlara vurunca kırılır-
kanayan yanımdır, sancımdır
özgürlüğüm,
direncim, sevilerim
Ali Boğazı, Laç Deresi, Binboğalar
Alişer'den Zeynel'in kahkahasına değin
gürleyip gelen destanıdır toprağına düşenlerin
dağ başlarında seslerin buluşmasıdır
meşe diplerinden nehirlere uzanan çığlıklar
bugüne vasiyetidir eğilmeden kırılanların
ateşin rengidir vadilerin yamaçlarında
var olmanın kendi, adı kor içindedir
köklerinden gelen direngenliği
nice fermanlar eskitir atar karanlığa
kafeste keklik, tetik düşer sırtına
demektir hâlâ puşt uluyor kuytuluklarda
hâlâ dilini işgalcinin potininde gezdirir
nesiller boyu tanınmayanların payına
göç-sürgün, acı ve açlık kaldı
dillerinden tanınmadılar nesiller boyu
gözlerindeki ışığı yitirmeyen çocuklarsa
adı anılmayan toprağın,
adı konmayan ülkesinde parça parça.
zamansız rüzgarla savrulur
meşenin dibindedir kanayan yanım
tipiye-kara dayanır, acıya-açlığa dayanır
hor baktın mı ama... hor baktın mı yüzüne
iç çekmeleri çaresizlere bırakır.
kanayan dilimdir meşe dibinde
can cana bağdaş kurulur öteden beri
okşar gibidir yağmurun çiselemesi
inlemelerine derman, söküp atar kirini
dağların sesinde meşale, sürülmüş ateş topu
evleri oyulmuş kaya dipleri
kirişleri, kenetlenmiş dağlardır.
kanayan kalbimdir kazandığından beri insanlığını
elinde meşale babadan kalma mavzer
ve kızıl bayraklarıyla... bugün
ateşin çevresinde halaydadırlar
zamansız rüzgardan korurcasına
sıralı dağlar kenetlenmiş koyu yeşil vadilere
binlercesini barındırırken kolları,
kendini bildiğinden güzelleşir
bu dağlar
eksilmez yamacından al yüzlü karanfiller
kanayan yaramdır bu coğrafya
meşenin dalından çalısına kadar ardıcın
bu toprakta dört mevsim
iki mevsiminde kanatır yaramı
benzim sararır, üşürüm
diğer iki mevsimi siper olur
yol verir, gecenin meleklerine
kanayan yaramdır sürgünler
yol
kenarında aç-çıplak kalmış bedenler
beş paraya kul ettikleri
üzerinde dolanır dört mevsim
bir tarafında kış kıyameti varsa eğer
diğer tarafında rengarenk çiçektedir ağaçları
fırtına esiyorken bir tarafından
diğer tarafında kucaklaşan Munzurdur
acısını dindirip çiçeğe duran
çığlığımdır, bir yanım Zagroslara uzanır
çığlığıma çığlık katan Botandır diğer yanım
Koçgiriden bugünlere sancımdır
Karadeniz'den Toroslara uzanır
bahar olur filize durur elbet
kendi dillerinde oynar çocuklar
kanayan yaramdır Munzur, kanayan yaram
Dicle, Fırat öyle hırçın öyle mahzun
bir uçtan bir uca aşılırken sınırlar
kimyasal gazlarla dövülür uygarlık adına
artık ya dermanını sürecektir derdine
ya da boğacaktır zalimi zalimin zulmünde
ERCAN CENGİZ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder