ŞARAPNAME
Bütün yolların başlangıcına ve bitişine mendil ıslattığımız bir aşka aittik bir zamanlar
Kavurucu sıcaklarda akşam karanlıklarını bekleyen bir çift turnanın gözlerinde büyürdük
Zehir gibi özlemlerimiz,ekmek gibi,su gibi sevmelerimiz büyürdü ufuk çizgimizde
Zulümler habersiz gelmişti gözyaşı bulutlarıyla,sağanak sağanak yağıyordu üzerimize
Filize düşen ilk çiçekleriydik biz,iki sevdalı yüreğin bir milimlik teğetiydik
Vakur düşlerimiz büyürdü,senin işlemeli çeyiz sandığında,benim şiir defterimde
Kavurucu sıcaklarda akşam karanlıklarını bekleyen bir çift turnanın gözlerinde büyürdük
Zehir gibi özlemlerimiz,ekmek gibi,su gibi sevmelerimiz büyürdü ufuk çizgimizde
Zulümler habersiz gelmişti gözyaşı bulutlarıyla,sağanak sağanak yağıyordu üzerimize
Filize düşen ilk çiçekleriydik biz,iki sevdalı yüreğin bir milimlik teğetiydik
Vakur düşlerimiz büyürdü,senin işlemeli çeyiz sandığında,benim şiir defterimde
Ahşap bir pencerenin gözlerinden seyrederken geride bıraktığımız yaşamı
Kaldırımlar ıslanmış camdan düşüyordu aşağılara doğru her bir damlası
Zifiri karanlıkların döşünde bir yangın alevlenecek sonra gökyüzüne
Sevdamızın tanığı tanrılar şahitlik edecek, meleklere görev verecek
Bir cenneti bahşedecek, baş köşeye oturtacak ikimizi
Kaldırımlar ıslanmış camdan düşüyordu aşağılara doğru her bir damlası
Zifiri karanlıkların döşünde bir yangın alevlenecek sonra gökyüzüne
Sevdamızın tanığı tanrılar şahitlik edecek, meleklere görev verecek
Bir cenneti bahşedecek, baş köşeye oturtacak ikimizi
Ey saçları ipekten olan sevgili;
Şehrin kızıl panjurları vurmuştu sokak başlarına
Aydınlatıyordur her bir yanı
Siyahın gölgesine aldanmıştı mor yüzlü kelebekler
Şehrin kızıl panjurları vurmuştu sokak başlarına
Aydınlatıyordur her bir yanı
Siyahın gölgesine aldanmıştı mor yüzlü kelebekler
Anlatması zor, dile getirmesi imkânsızdı bu sevdaya dair ne varsa
Şiirler yetmiyordu, türküler iştah kabartsa da suskun kalıyorlardı
Anlatması zor, zincirlere vurulmuş bir yüreğin gövdesinde saklıydı
Ağırdı, vebalini üstlenemezdi dudaklarım…
Şiirler yetmiyordu, türküler iştah kabartsa da suskun kalıyorlardı
Anlatması zor, zincirlere vurulmuş bir yüreğin gövdesinde saklıydı
Ağırdı, vebalini üstlenemezdi dudaklarım…
Negatif umutlara kan aranıyordu ölüm döşeklerinde
Bir tutam karalar çalınıyordu yârin yollarına
Ağıtlar yakılıyordu hasretine gurbet akşamlarında
Romatizma ağrıları düşmüştü dizlere
Dermansız düşlerin yurduna göç eylemişti
Geyik çığlıklarında yükseliyordu hoyratlar
Örgütleniyordu gülüşler
Eylem hazırlığında yürüyüşe geçerdi iki satır Şiir
Hüznün bayrağını taşıyordu gönül mavraları
Bir tutam karalar çalınıyordu yârin yollarına
Ağıtlar yakılıyordu hasretine gurbet akşamlarında
Romatizma ağrıları düşmüştü dizlere
Dermansız düşlerin yurduna göç eylemişti
Geyik çığlıklarında yükseliyordu hoyratlar
Örgütleniyordu gülüşler
Eylem hazırlığında yürüyüşe geçerdi iki satır Şiir
Hüznün bayrağını taşıyordu gönül mavraları
Yasaklanmış mutlulukların ütopyasında ince bir sızı, bir çift göz, kurumuş dudak
İntihar uçurumlarında kurulu masada bir şişe şarap, iki dolu kadeh
Dini imanı aşktır lanet gönlümün
Sevdadır palazlanmış avuçlarımda
Sabahtan akşama içerim, içerimde sen / Yoksun oysaki sen
/
Sarhoşluk kar etmez uçurumun en diplerine düşmeye
Düşüyorum şişenin dibine, ayrılığına içiyorum
İnadına sarhoş oluyorum gözlerinde / Yoksun oysaki sen
İntihar uçurumlarında kurulu masada bir şişe şarap, iki dolu kadeh
Dini imanı aşktır lanet gönlümün
Sevdadır palazlanmış avuçlarımda
Sabahtan akşama içerim, içerimde sen / Yoksun oysaki sen
/
Sarhoşluk kar etmez uçurumun en diplerine düşmeye
Düşüyorum şişenin dibine, ayrılığına içiyorum
İnadına sarhoş oluyorum gözlerinde / Yoksun oysaki sen
Meğer, meğer sen hiç olmamışsın sevgili
Ben
Meğer ben… Neyse sevgili
Şaraba devam edeyim, paklarsa beni şarap paklar…
Ben
Meğer ben… Neyse sevgili
Şaraba devam edeyim, paklarsa beni şarap paklar…
ŞİYAR BUZCU
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder