Emeğin Sanatı E-Dergi 169. Sayı Yeni Kanalında

14 Ekim 2012 Pazar

ÖZLEM KESKİN: Pardon Çocuklar




PARDON ÇOCUKLAR



FOTO KOLAJ: ADNAN DURMAZ



Pazar günleri çok şey yapmışsınızdır çocuklarınızla... Birçok şeyi de yapabilme ihtimali taşırsınız hep. Sinemaya gidebilir, yüzebilir, koşabilir, hatta aniden karar verilmiş uzun bir yolculuğa çıkabilirsiniz. Olmadık bir oyuncak yaratabilir, uçurtma uçurabilirsiniz. Güneşin batışını seyredip, gökyüzünden bir yıldız beğenebilirsiniz. Hayvanat bahçesi vb. yerleri gezebilirsiniz. Dilediğinizce uzatabiliriz bu listeyi...

Bunlar gibi dünyaya ve dünyalılara ait olan sayısız madde ekleyebiliriz... Fakat geçtiğimiz günlerde dünyaya ait tiksinç bir pazar dünyada hiçbir listeye sığamayacak kadar korkunç bir şeye tanık oldu dünya. Hem de üzerine fazlaca konuşulmadan. Silahlar kan kusuyor, gökyüzünden dehşet yağıyordu. Çığlık çığlığa ölüler diziliyordu yan yana. Çocuk ölüleri, anne-baba ölüleri... Her şeyden habersiz, tertemiz ölüyordu Gazzeli çocuklar...

Kimi canavar bir yardımın ürünü kuru bir lokmayı dişlerken, kimi telaş içinde emerken anasının ürkmüş memesini, kimi aldanıp koşmaca oyunundaki yetisine bombalardan kaçabileceğine inanmışken öldü… Öyle bir şey ki ölmek eylemi; ölülerin yaşarken hangi dili konuştuğu, hangi dine, hangi ülkeye doğduğu önemsiz, anlamsız kalıyor. Aynı şekilde önemsiz öldürenlerin kimliği. Birileri kudurup dehşet saçıyor mu; işte o önemli olan!

İsrail dehşet saçıyordu. Ölüler dağılıyordu her yana. Çarmıhta salınıyordu insanlık. Alabildiğine korkunçtu yaşananlar. İşte o Pazar bu kıyımı naralarla seyrettirdi çocuklarına İsrailliler. Onlara başkalarının ölümünden zevk almayı, kan ve barut kokusundan haz duymayı öğrettiler. Kendi çocuklarını, tüm dünyanın çocuklarını kirlettiler. Hani şiddetten koruyacaktık çocuklarımızı?  Tv programlarına bile boy boy işaretler koymuştuk. Gargamel’in şirinlere yaptığını bile izlemeleri sakıncalıydı hani?

Ölmek ve öldürmek işini çocuklarımızın dünyasına kolayca, hem de kahkahalarla soktular. Haksızlığa, ağır bir zulme uğradı İsrailli çocuklar; en az Filistinli çocuklar kadar. Kirlendiler. Hepsi birer savaş ölüsü adayı haline geldiler.

Ve biz tüm dünyanın yetişkinleri suçlu kaldık, borçlandık çocuklara. Çünkü; ölüm sıradan bir sözcük artık onların kafasında. Kanla, bombalarla, silahlarla ölünebileceğini biliyorlar artık. Yoklayın çocuklarınızın küçük dünyasını. Bakın nasıl taşıyorlar bu yükü emperyalizmin şeker paketine sarıp yutturduğu bir vahşilikle. Oysa ben oğlumu ölmenin çok çok yaşlanınca kocaman bir ormanda ulu bir çınar olmak olduğuna inandırmıştım. Nasıl utanmış, nasıl arsızım şimdi. Biliyor bombalarla da ölünebileceğini. Kan ve et yığını olunabileceğini. Hem de her an, her yaşta. Biliyor artık çocuklar.
Ne desek boş şimdi; süte kan bulaştı, sevdaya kin, hayata lime lime bir ölmek…

Biz öylesine ait olmuştuk ki bu akışa; kollayamadık sizi…
Pardon çocuklar!

Bulutlar yine adam öldürüyor usta. Dehşet korkuyorum yine. Kapılar alabildiğine çalınıyor yine. Korkuyorum açmaya. Ya avuç avuç kül olmuş çocuklarsa…



ÖZLEM KESKİN

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder