KORKUNUN GÖZLERİ EŞKİYA
RESİM: ADNAN DURMAZ
o bıraktığı yerde bulamayacak onu
andaki rüzgar yok artık dallarda
ağacı kemiren kurt yok
arkasına dönüp baktığında gördüğü
hüzne teslim evlat yok
onu onsuz bir gece teslim aldı
acılı bağrından fırtına
gözkapaklarında sancı
içine doğmuş gibi
bir terör kalıntısı sanki
evlat ve acı
susmayacaktı geceye inat
ay avuçlarına indi
seğirdi gözleri
imkansız bir hayali yaşadı
konuşabilse anlatacaktı
içine akar gibiydi kan
birden hava karardı
gökyüzü indi çıktı
can soğudu kaldırımda
çiçekler soldu
ıslandı asfalt gözyaşlarıyla
habersiz tutsaklığında
evlat ölüsünden baba
mutluluğu onlara bırakıp gitmişti
en sevdiği şeyleri saklıyarak gönlünde
inancı toprak kadar güçlü
taş kadar sağlamdı
kendine yaşamadı güzellikleri
kendine istemedi
devrim hastasıydı halkı için
konuşmadı taş oldu sustu
bir tan vakti yorgun kalbi
sesini dinledi kapıların
kalem tutan el
felsefe birikimi bellek
ne olduğunu anlamadan
eller kelepçeli
diller suskun
son istasyonun ışıkları gözlerinde
beklenen bir yolculuktu sanki
arkasından sallanan eller
git hadi git
karanlığın pusudan çıktığı vakit
her şey anlaşıldı
kaldırılan hayatın örtüsü
hesaplaşılacaktı demek ki
parmak ısırtan bir kin
yıldızlar sustu ay sustu
vadiler şimdi bulut gölgesi
kitaplar kirletildi
lanetlendi demir ağlar
çiçekleri yeşertenler
çığlıklar etrafımızda
oynuyorlar acımızla
kahkahalar salya sümük
çağdaş uygarlık dedik ama
dediğimizle kaldı her şey
kalemine ihanet eden aydınları
karanlıkla kol kola gördük
sessizliğin kalbi kırık
korkunun gözleri eşkiya
aydınlığın uzağında onlar
uyku sersemliği içinde ülke
dönenip duruyor boşlukta
BEKİR KOÇAK
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder