OKUL YOLUNDA,
DÜN GİBİ BUGÜN GİBİ
Yuvası bozulmuş kuşlar gibi halimiz
Bağları bozulmuş topraklar gibi memleketimiz
Yağmalanırken bir bir köylerimiz, şehirlerimiz
Parmaklıklar ardındaydı boydan boya ülkemiz
Vurulup toprağa düştüler bir bir
Okul yolunda
Kahpece kurşunlanan gençler gibi
Hayallerimiz
Fısıltıya büründü ülke
Duvarların hatta sokakların bile kulağı var
Kuşku tutmuş köşebaşlarını
Kitaplar bize hiç düşman olmadı ama
Biz ne halt yiyeceğimizi bilemez halde
Deli divane aşıkken terkeden sevgililer gibi
İçimiz ürpererek yaktık kimliğimizi ele verecek muhbir kitaplarımızı
Astığı astık, kestiği kestik genarellerin
Korku kol geziyor sokaklarda
Kaçağız, mülteciyiz komşu topraklarda
Umutla çıkılan yolculukta karşımıza dikilen
Dimdik sonsuz yükseklikte kaygan bir duvardı hayat
Biz dağılmıştık çil yavrusu gibi
Çil yavrusu gibi dağılmıştı umutlarımız
Yenilmiştik, sanki sona ermişti yaşam
Faşizm, kimsesizlik olduğu kadar yalnızlıktır da
Can pazarıydı boydan boya coğrafyamız
İşkencecilerden başka kimseler duymadı, işkence görenlerin çığlıklarını
Ben diyeyim, kağıtlar, hoparlörler
Siz anlayın gazeteler, televizyonlar kapatmıştı kulaklarını
Darağaçlarının gölgesi düştü toprağa
Perişandı hayat ve karanlık bir zindandı ülke
Direnişe kıvılcım olmak için
Bir ateş topu gibi düşmemişti henüz
Hapishanenin beton zeminine nice genç beden
Asıldığında onsekizine bile basmamıştı Erdal Eren
Yasalara göre aklı başında değildi henüz
Aklını başına getirmek için geçirdiler boynuna ipi
Ve daha acısı, geride kalanların aklını başına getirmekti hevesleri
Direnişin tohumları işkencenin zalimliğinde yeşerirken
İnsanlığın onuru, işkenceyi yenecektir sloganlarının
Zindanların duvarlarında patlaması için
Henüz vakit çok erken
Ölüm oruçlarında yavaş yavaş yanan bir kömür gibi
Erirken gencecik bedenler
Sessiz bir çığlıktı yankılanan hapishane duvarlarında
Duvarlarda sönümlenen sessiz ve canhıraş bir çığlık
Yavrunuzun köşesinde sokulurken gözlerinizin içine
Baldırı çıplak kızların fotoğrafları
Toprağı yenice yarmış, tazecik bitip gelen filizler
Sararıp solarken, eriyip biterken ölüm oruçlarında
Yer almadı yemyeşil sürgünlerin sessiz çığlığı
Yer almadı gazete köşelerinde
Haberden bile sayılmadı
Dün gibi, bugün gibi
Kör ve sağır bir toplum yaratmak için
Elden gelen ardına konulmadı
Dün gibi, bugün gibi
BAYRAM ATAKUL
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder