Emeğin Sanatı E-Dergi 169. Sayı Yeni Kanalında

30 Eylül 2011 Cuma

AHMET TAHSİN ÇINAR:Elif'e Mektuplar




ELİF'E MEKTUPLAR (I)


Sevdiğim, bir tanem, can eriğim
Elzem adlı zeytine and olsun ki;
Evrende toplu iğne ucu kadar büyük olan
Ve içinde tüm şu gördüklerimiz bulunan
Bu kristal kürede
Senin için yaşadım


Her yer ürün
Tarlalar dolusu pamuk, buğday, arpa
Bağlar dolusu üzüm
Bağajlar dolusu alışveriş
Vitrinler dolusu hüzün


Bir korsan çağdır yaşadığımız çağ
Kağıttan külah
Rüzgardan uçurtma
Gölgeden adam
Darağacı sehpa
Kan yumruk bir kavga
Neredeyse Firavunlar
Katili kayıp İsmailler orada


*


ELİF'E MEKTUPLAR (II)


Bin tanrılı Hattusa'ya and olsun ki nar çiçeğim
Reklam şeytanıyla saptırdılar insanlığın özünü
Bağın
Dağın
Bahçelerin yolunu unuttu insanlar
Doldurdular dev dükkanların önünü


Senin gözlerin ah pamuğum
Pranga, zincir, demir kapılar
Gözünün karasında ah çırpınan kuşlar
Ah sen bilemezsin
Ne çok darağacı ne çok urgan
Ne çok mektup kardeşlere yazılan
Ne çok tekmesi kutsal iskemle
Görür göz ucuyla, tohumun toprağa düştüğünü
Gözleri yaşlı cellat çingene
Bu çölün mavi Deniz'i ondan
Bizim
İnsanlığın ve evrenin
Bu halkın umudu olan.


*


ELİF'E MEKTUPLAR (III)


Bin pınarlı İda üzerine and olsun ki
Evrende toplu iğne ucu kadar büyük olan
Ve içinde tüm şu gördüklerimiz bulunan kristal kürede
Benim için yaşamaya doyulmayan bu hayatı
Senin için yaşadım


Ne çok kadın sevdim, ne çok kadındılar
Baldan da bal
Ballar tadındaydılar
Kızıl kor ateştiler
Sarılgan gül
Tuz Gölü acısı
Lut Gölü kutsalı


Burnunda sevmelerin mis kokusu
Ten dergahında kul olursun
Söz ummanında su
Sevgi bulutunda yel olursun
Balı dökülünce zaman denen alacalı kınanın
Sevmelere tövbe eder
Huzuru yalnızlıkta bulursun
Kalınca sevgi bahçesi susuz
Eteğine taş doldurur sevdiğin insan
Bir solukta alçak olursun


Bir düğünde değilsindir
Bütün halaylar yabancı artık
Cenazedesin er kişi niyetine
Tüm hüzünler tanıdık.


Ne kalırsa geriye etine aşerdiğin kadından
Su verirken el verişle
Kahve verirken bel kırış
Sevginin doru tayı ıskalar rahvan rahatlığını
Bakmışın gelip geçerken bu kozmik hayat
Kopar geminin dümeninden özgür kalır deniz
Çıkınca sığ sulardan derin sulara
Kalbine ihanetin gölgesi düşer
Sarsılır bedenin erken hazanda çıplanır ağaç
Titrer durursun gecelerin azminde
Vakti gelip giz olandan kalkınca perde
Gördüğün temiz manzaraya meftun olursun
Yalansız güneşlerin hüznü çöker üstüne
Ve sevgilinin yerine kırılır kalbin.


*


ELİF’E MEKTUPLAR (IV)


Kutsal Analı Bülbül Dağına and olsun ki
Yare taptığım aşikardır
Kalp seviyesinde oturur sevgili
Baş üzerinde nazenin tutulur
Çölde doğan güneş gibidir izlenir
İmge yer bulur anlayan dilde
Sus ağzın yularıdır. Hem de
Dikenli söz için mana gizlenir.


Uzundur hayatın ipi, sevgi örmeyene gün boyu
Gönül kuşum, canımın canı, gönlüme batan diken
Söze akıl kulağı gerek,
Gerçek dışıdır gölge gün batarken.


Aldanma
Yok bardağıyla şerbetin ilgisi
İki elden biri engeldir alkışa
Sevincin kanadıyla uçarken gülün pembesi.



AHMET TAHSİN ÇINAR

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder