Emeğin Sanatı E-Dergi 169. Sayı Yeni Kanalında

30 Haziran 2013 Pazar

ÖZLEM KESKİN: Sen Benim Kahramanım Değilsin





 SEN BENİM KAHRAMANIM DEĞİLSİN





FOTO: ALİ ÖZ





Sen benim kahramanım değilsin.
Sen kimsenin kahramanı değilsin.
Sen kahraman değilsin.

Sen; birbirine girmiş cesetler yığını içinde, yirmi yaşında, 1.65 boylarında, beyaz tenli, sünnetli erkek cesedisin. Kimliği belirsizsin.

Sen artık;
3000 gram, 52 cm. değilsin. Ağırlığın yok şimdi senin. Parçaların birleştirilince tahmini bir ağırlıkta girileceksin kayıtlara. Kimseye ait değilsin. Herkes bir parçana tutunmaya çalışacak birazdan. Herkes senden biraz sahiplenecek birkaç günlüğüne. Gözyaşları ve alkışlar dökülecek senin için yerli yersiz. Sen başka canlarda tutuşmuş yangınken, korlarını saçacak birileri etrafa. Sonra o da geçecek. Yangının devam ederken külleneceksin.

Sen kimsin?

Sen kahraman değilsin.

Belki bir ilköğretim sınıfının konuşanlar listesinde adının yanına birkaç çarpı atılarak konuşmuşluğu katmerlenmiş öğrencisin. Öğretmenin not defterinde eksisin belki, hiç konuşmadığından. Motorcunun, uyuşuk çırağısın, sabahları geç kalan. Sokak sokak iş arayansın. Komşu kızın peşinde bakışların, belalısısın. Yeni yetme başka bir oğlanın dostusun ya da aynı kıza âşık düşmanı. Okeye dördüncüsün mahalle kahvesinde. Babanın el ulağısın. Tankın, topun, uçağın yok senin. Atın bile yok. Kılıcın yok. Sen kahraman değilsin.

Sen benim kahramanım değilsin.

Sen, anne acıktımsın. Korktum anne, seninle yatayımsın. Anne, okuldan para istiyorlarsın. Babama söyleyiver, akşam geç geleyimsin. Anne, kazağım sökülmüş dikiver, gömleğimi ütüleyiversin.

Sen, katıksız makarna yerken; eline sağlık anneciğimsin.

Sen kahraman değilsin.

Yarım kalmış bir gülmeksin. Koparılmışlıksın. Uzak dağ ayazında üşümeksin. Karanlıkta ürpertisin. Kuş çırpıntısında yüreği ağzındasın. Turuncu bir ölmeksin sen... Kahraman değilsin.

Sen benim kahramanım değilsin.

Çünkü ben, al koru, deyip emanet etmem varlığımı senin yirmi yaşında omuzlarına. Parçalarım bedenimi, uzak dağ başlarına savururum bir bir. Yolarım saçlarımı, sererim cılız ayaklarının bastığı yerlere. Ayağın bir şeye dolanmasın diye. Oğullar emzirdim; emanet etmem sana memelerimi. Bir karışına bile sahip çıkmam yeryüzünün. Yaşın doldu diye sana korutmam kendimi. Sen benim kahramanım değilsin.

Ayaz bir gecede titreye titreye kalktığımsın belki. Yaramaz pipi çişini kaçırmış yine. Ocakta kaynayan suya anne yanımdan koparıp kattığımsın. Oğlumun göbüşü acıkmış. Uykusuz sabahladığımsın. Kurt amca, oğlumu korkutmuş... Ben atmam seni kurtlar sofrasına. Sırtına sokuşturduğum ter bezlerisin, kefenlere sardırmam.

Uzlaştırdığım mahalle oyunlarısın sen. Öldürmeye göndermem seni. Elinde bayrak, okula yolladığımsın güle oynaya bir bayram sabahı. Ben bayraklara sardırmam seni. Şeker topladığın poşette ellerinin izi, torbalara toplatmam cesedini. Havalara attırmam, uğurlarken dostların. Güçlü değil elleri. Tutamıyorlar. Ben parçalatmam seni. Ya dönmezse, derim; ya kirlenirse. Ben uğurlatmam seni. Uğur, kibrit kutularına biriktirdiğin uğur böceklerinde kalmıştır. Her yanıyla uğursuzdur bu iş. Seni bulaştırmam. Oluk oluk genç kanı; seni kanda boğdurmam. Pembecik sızan kanla soldurmam yanaklarının pembesini. Anne, kalkma benimle yatsın, sen. Kocamı yatakta bir başına bırakmışlığımsın. Girip de hayatın koynuna, bırakmam seni yapayalnız, bu soğuk uykuya. Tırnaklarımla yırtarım dağı, taşı, toprağı.

Helâl etmem hakkımı. Kime düşmüş senin adına helâllik dilemek. Sen sağ olmadıktan sonra: sağ olmasın dağ, taş, toprak. Sağ olmasın kim varsa varlığını sana yüklemiş, kendini sana korutan. Anne beni bici bici yapsın sen. Tenine ürpererek değdiğim, incitmekten korktuğumsun. Gencecik etini taşlar üzerinde dualarla yıkatmam. Dilime doladığım, yumuşacık ninnimsin; seni ezanlarda, seni meydanlarda bağırtmam. Ben, doğanın sırasını senle bozdurmam. Anne tut, düşüyorumsun sen. Seni bu tuzağa tutturmam.

Payını alma topraktan yana. Ben seni toprağın altına sokturmam. Kimi güldürür ki vuruşarak altına girdiğin toprak. Herkes alır kurbandan payını. Sen kurban bayramları başkalarının iştahından arta kalan kemikli etleri kemirensin gözleri kapıda… Kim düşündü ki payını. Sen kurbansın, yok payın. Ben seni paylatmam.

Kurban olurum annem, paylatmam.

İki ekmek alıp gelmeye yarasın isterim bileklerin, küçücük erkeğim. Saçma bir adamlık yarışına sokmam seni. Aynı kişidir en erkek olanla en insan olan. Sana erkekçilik oynatmam.

Sen benim kahramanım değilsin.

Sen kimsin?

Yan odadan gelen çocuk sesisin:

“Sen güzel annesin.”

Sen güzel bebeksin. Ben sana kahramanlık yaptırmam.

Ocağa en sevdiğin çorbayı koyarım. Ütüler, asarım gömleklerini. Yatağını düzeltirim, sofrayı kurar beklerim…

(1)Hewarlar’a oynamaya mı gidiyorsun? Oyna da gel emi oğlum. Kavga etmeyin. Birbirinizi itip düşürmeyin…

Sen kimsenin kahramanı değilsin oğlum.

“(2)Dilvan, (3)Şernas,(4) Zarin, benim oğlan geliyor. Göz kulak oluverin…”






ÖZLEM KESKİN




(1)Hewar: Çığlık.
(2)Dilvan: Yürekli.
(3)Şernas: Savaşı tanıyan ve onun kötülüğünü bilen.
(4)Zarin: Feryat.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder