ÜÇ MAVİ UÇURUM
Yaslanırken gecenin demir kafesine
Gövdemin siliniyor taşlanmış nakışları.
Uyandığım göç dirliğinde kesiyorum kederlerin kurdelasını.
Uzun yürüyüşlerde büyüler kırık düşüyor kaldırımlara,
Çözüyorum kanlı sargılarını bir bir...
Üç yurtsuz turna tünüyor şimdi yıldızlı sonsuzluğa
Düştü hayatın soğuk terlerine üç mavi uçurum,
Nefretlerin baskın sessizliğine döküldü takvim.
Gün günü döllerken kısır döngüye
Paylarına düşen umut tükendi!
Uğurlanıyor bahçesiz üç gül konduğu kırık dallara,
Uçuklamış tomurcuk uçlarında barut izleri,
Erikler çıkmadan gömüldü içine kendi rahimlerinin.
Elim açılıyor kutup boylarının ak yaylasına...
Şimşek gölgelerinde keder uzun gün kısa bu kış.
Sılalardan dokunmuş yağmurlar saçaklarda,
Anlık vuruşlarda sırt sırta üç damla...
Anlaşılmaz ürpertiler kaldı o kayıp imgelerden,
Dizelerimde kara delikler, adresi bucaksız zincir sessizlik...
İhanetler bozuyor kilitlerini ateşlerin,
Bir katran süreği maviden cinayete boyuyor
Bütün nehirleri...
Düştü hayatın soğuk terlerine üç mavi uçurum,
Nefretlerin baskın sessizliğine döküldü takvim.
Gün günü döllerken kısır döngüye
Paylarına düşen umut tükendi!
Uğurlanıyor bahçesiz üç gül konduğu kırık dallara,
Uçuklamış tomurcuk uçlarında barut izleri,
Erikler çıkmadan gömüldü içine kendi rahimlerinin.
Elim açılıyor kutup boylarının ak yaylasına...
Şimşek gölgelerinde keder uzun gün kısa bu kış.
Sılalardan dokunmuş yağmurlar saçaklarda,
Anlık vuruşlarda sırt sırta üç damla...
Anlaşılmaz ürpertiler kaldı o kayıp imgelerden,
Dizelerimde kara delikler, adresi bucaksız zincir sessizlik...
İhanetler bozuyor kilitlerini ateşlerin,
Bir katran süreği maviden cinayete boyuyor
Bütün nehirleri...
ALİ ZİYA ÇAMUR
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder