Emeğin Sanatı E-Dergi 169. Sayı Yeni Kanalında

14 Kasım 2011 Pazartesi

ADNAN DURMAZ: Pervane Olmak İçin Yanmak Gerekir



içine içine tüter bacalar
ölümcül sessizliği bekleyen kuru dallar
dağlarda hep o aynı
sonsuzda yitmek duygusu
kaburgaları sayılan
avurdu avurduna geçmiş sokaklar
ölü doğmuş sabahlarda deli bir kasvet
sen bu taşra
boz yüğrük yılan kadar yabanıl
uçurum çiçekleri kadar aykırı duygulara
alışabilir misin

bıçak mavisi hüzünler taşımak zordur zulanda
mavzer çeliği sabırlar
imgeler devşirir misin boz toprağın yarıklarından
ve o büyük umudun eskimiş çarıklarından
düşlere uzanan çığralar bulur musun
at izinde birikmiş bir avuç sudan
ve boşalmış dere yataklarında akıp giden sessizlikten
destanlar duyabilir misin kavgaya sevdaya dair

keseğin ve kıraç kıraç gülümsemenin
alnına kazınmış derin izlere yazabilir misin şiiri
yazdıkça
daha çok yara açılır bağrının dağlarında
acının çuvaldız iğnesiyle sırıyarak yırtılan yüreğini
bu sonsuz yolculuğa dayanabilir misin

şair misin
adam mısın
kim anlar buralarda
ıssız ve zaptedilmiş
kahredilmiş ve yaralı bozkırlarda
bir örümcek gibi
kendi kemendini kendin dokuyabilir misin
kolaydır sümbüli kent akşamında menekşe gözlere bakıp
erguvan erguvan dizeler döktürmek
her şair aşıktır kuşkusuz her aşık şair
lağım temizleyen işçinin kokusu
ve kölenin
başı taşla ezilen kadının son bakışı
gözbebeklerinde kıvılcımlanan zincir
milyon milyon bombalanan insanlık
bu vahşet çağında ateşten dizeler gerektirir
ve saplamak kalemini yüreğinin kanayan yerine
değilse söz cambazlıkları
ordan buradan çalınmış birkaç imge
şiir miir değildir

kuşkusuz
pervane olmak için yanmak gerekir


ADNAN DURMAZ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder